Erdoğan: Türkiye, etrafındaki bütün olumsuzluklara karşın, bir istikrar adası olma vasfını muhafaza ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
2025’in geride bıraktığımız 11 ayını şöyle bir gözden geçirdiğimizde, liyakatli, tecrübeli, donanımlı ve çalışkan kadroların yönetiminde ülkemizin başarılı bir şekilde zorlukların üstesinden geldiğini müşahede ediyoruz. Türkiye, etrafındaki bütün olumsuzluklara karşın bir istikrar adası, bir huzur ve güvenlik adası olma vasfını hamdolsun muhafaza ediyor. Muhalefetin karşı çıkmasına rağmen, son 23 yılda ülkemize her alanda kazandırdığımız güçlü altyapının değerini bugün çok daha iyi anlıyoruz. Bilhassa finansman imkânlarının bol olduğu dönemlerde yap-işlet-devret modeliyle hayata geçirdiğimiz Avrasya Tüneli, İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu, Osmangazi Köprüsü, İzmir Otoyolu ve Çanakkale Köprüsü gibi pek çok projemizin stratejik önemi bugün ortaya çıkıyor. Diğerleriyle birlikte zamanında 50-51 milyar dolarlık bir bütçeyle hizmete aldığımız projeleri bugün inşa etmeye kalksak, ihtiyaç duyulan rakam dikkatinizi çekiyorum 90 milyar dolara yaklaşıyor. Bakın bu tutar sadece yapım maliyetidir. Biz bu eserleri yıllardır kullanıyoruz, milletimiz bunlardan yıllardır istifade ediyor. Bu yatırımlar Türk ekonomisine milyarlarca liralık katma değer sağlıyor. Sadece ulaştırmada değil, savunma sanayinden sağlığa birçok alanda benzer bir tablo söz konusu. İşte en son koronavirüs salgını döneminde şehir hastanelerimizin nasıl hayat kurtardığını hep beraber gördük. İnsansız savaş uçağımız Kızılelma dünya havacılık tarihinde bir ilke hafta sonu imza attı. Yani her alanda bu dinamizmi, bu atılımı yaşıyoruz.
Şunu da büyük bir gururla ifade etmek isterim: Şayet biz siyaseti yapılan her işe kulp takmak olarak gören müzmin muhaliflere itibar etseydik, bu muhteşem eserlerin hiçbirini ülkemize kazandıramazdık. Ne Avrasya tünelini, ne Zigana Geçidini, ne de bugün dünyanın en iyi havalimanları arasında gösterilen İstanbul Havalimanını yapabilirdik. Ama biz bu vizyonsuzlar korosuna hiçbir zaman kulak asmadık, onların ülkemiz için kurduğumuz hayallerimizle aramıza girmelerine müsaade etmedik, eser ve hizmet siyasetimizle Türkiye’yi tarihinin en büyük yatırımlarıyla buluşturduk. 238 milyar dolar olan millî gelirimizi yıllık bazda 1,5 trilyon dolara çıkardık. 2028 için hedefimiz, 1,9 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe ulaşmaktır. Bugün TÜİK tarafından yüzde 3,7 olarak açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamları doğru yolda olduğumuzu göstermiştir. Türkiye ekonomisi kesintisiz büyüme trendini 21 çeyreğe taşımıştır. Büyüme rakamlarının ülkemiz ekonomisi için hayırlı olmasını diliyorum.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİYLE EKONOMİK ŞAHLANIŞIMIZIN, HUZURUMUZUN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELLERDEN BİRİNİ ORTADAN KALDIRMANIN SAMİMİ ÇABASI İÇERİSİNDEYİZ”
Değerli basın mensupları, çok değerli vatandaşlarım; sadece ekonomi ve yatırımlarda değil, temel hak ve özgürlüklerde de çok büyük ilerlemeler kaydettik. Reform hamlelerimizle on yıllardır millî iradenin tepesinde Demokles’in kılıcı misali sallanan vesayete son verdik. Milletimize zaten anasının ak sütü gibi helal olan haklarını teslim etmenin yanı sıra, demokrasimizin standartlarını yükselttik. Gezi olayları ve 15 Temmuz ihaneti gibi bağımsızlığımıza yönelik kökü dışarı girişimleri milletimizle birlikte bozguna uğrattık. Terörün her çeşidiyle mücadelede tarihî nitelikte başarılar elde ettik. Şimdi bu mücadeleyi taçlandırmak amacıyla hassas bir süreç yönetiyoruz. Terörsüz Türkiye süreciyle ekonomik şahlanışımızın, huzurumuzun ve kardeşliğimizin önündeki en büyük engellerden birini ortadan kaldırmanın samimi çabası içerisindeyiz.
Şunu herkesin, özellikle kan ve kaos tüccarlarının bilmesini isterim: Biz ihtirasları boylarını aşanların aksine, kökleri çok eskiye uzanan kadim bir devlet geleneğine sahibiz. Merkezinde bulunduğumuz bu coğrafyada tam bin yıldır istiklaline halel getirmeden özgürce yaşayan nadir milletlerden biriyiz. Aynı şekilde biz, ayağına çelme takılınca, yoluna engel konulunca, yolu kesilince girdiği yoldan dönecek bir millet de değiliz. Hele hele, tehditler karşısında ürkecek, korkacak, çekinecek, tehdit diline boyun eğecek bir millet, böyle bir devlet, böyle bir ülke hiç değiliz. Türkiye, hedeflerine er ya da geç, öyle veya böyle, ama mutlaka ulaşacaktır. Tarihimiz bunun sayısız örnekleriyle doludur.
Tekrar altını çizerek söylüyorum, Kürt kardeşlerimizle, Arap kardeşlerimizle ve bölgemizdeki diğer dost ve kardeş topluluklarla kalplerimiz tam bin yıldır beraber atıyor. İnşallah gelecekte de birlikte atmaya devam edecek. İster Sünni, ister Şii olsun, ister Kürt, ister Arap, ister Türkmen olsun, Allah korusun, yarın birimizin başı dara düştüğünde başkalarının değil yine birbirimizin kapısını çalacağız, yine birbirimize sığınacağız. Ev sahibi olduğumuz bu coğrafyada daha nice asırlar boyunca kardeşçe, kader birliği hâlinde yan yana yaşayacağız. Bu hakikati ne dönemsel hesaplar değiştirebilir, ne de bölgemize dışarıdan monte edilenlerin pervasızlıkları gölgeleyebilir. Coğrafyamız artık kana, çatışmaya, teröre, komşunun komşuyu kırdığı kör şiddete doymuştur. Biz meselelere işte bu pencereden bakıyoruz. Türkiye olarak 86 milyon vatandaşımız için ne istiyorsak sınırlarımızın ötesindeki tüm kardeşlerimiz için de aynı iyilikleri murat ediyoruz. Bizi birbirimize düşürerek hepimize kaybettirmek isteyen kaos ve katliam şebekelerine karşı kardeşlikle hep beraber kazanmayı savunuyoruz. Bu coğrafyada geleceğine güvenle bakmak isteyen herkes için de başka bir yol, başka bir çare, başka bir yöntem yoktur ve olamaz. Umuyor ve inanıyorum ki, terörsüz Türkiye süreciyle bölgemizde tesis edeceğimiz kardeşlik kuşağı bütün kirli hesapları altüst edecek, asırlık oyunları bozacak, yeni bir dönemin kapılarını açacaktır. Tahriklere kapılmadan, provokasyonlara aldanmadan, öfkenin diline teslim olmadan bu kuşağın kuvveden fiile çıkması için samimiyetle çalışacağız. Hiç kimsenin kuşkusu, endişesi olmasın. 86 milyon omuz omuza, gönül gönle verecek, birlikte çalışacak ve 21. yüzyılı Türkiye yüzyılı hâline inşallah hep birlikte getireceğiz.
“86 MİLYON OLARAK BİZ BİRLİKTE TÜRKİYE’YİZ, HEP BİRLİKTE TÜRKİYE’YİZ DEMEYİ HER DAİM SÜRDÜRECEĞİZ”
Aziz milletim, kıymetli basın mensupları; 27 Kasım’da Katolik dünyasının ruhani lideri, Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo’yu ve heyetini Ankara’da ağırladık. Görüşmelerimizde aile kurumuna yönelik tehditler başta olmak üzere ortak gündemimizdeki meseleleri ele aldık. Birleşmiş Milletler çatısı altında toplam 160 üyeye ulaşan Medeniyetler İttifakı girişiminin ehemmiyetine bir kez daha değindik. Batı’da son dönem de tırmanışa geçen İslam düşmanlığı da gündemimizin üst sıralarındaydı. Gazze’de İsrail’in camileri, okulları, hastane ve kiliseleri de hedef alan insanlık dışı saldırılarına dikkat çektik. Gerek müteveffa Papa Fransuva’nın, gerekse Papa 14. Leo’nun Filistin meselesindeki ilkeli duruşunu takdirle karşıladığımızı dile getirdik. Bizim de katkımızla tesis edilen ateşkesin muhafazası insani yardımların bölgeye ulaştırılması ve Kudüs-ü Şerif’teki tarihî statükonun korunması hususunda taşıdığımız hassasiyeti kendilerine aktardık. Şurası bir gerçek ki: Millet olarak, ülke olarak farklı kimlik ve inançlar barış içinde yaşatma noktasında eşsiz bir tecrübeye sahibiz. Bizi diğer ülkelerden farklı kılan en önemli özelliklerimizden biri de budur. Bilhassa içinde bulunduğumuz dönemde bu vasfımızın, bu tecrübemizin çok değerli olduğuna inanıyorum. Farklı inançtan vatandaşlığımız ülkemizin beşeri zenginliğini oluşturuyor. Bu topraklarda yaşayan tek bir insanımızın dahi ötekileştirilmesine, dışlanmasına, ayrımcılığa maruz kalmasına müsaade etmeyiz, edemeyiz. İnşallah bundan sonra da özgüvenli bir şekilde inanç ve kültür değerlerimiz ışığında üzerimize ne düşüyorsa yapmaya devam edeceğiz. 86 milyon olarak biz birlikte Türkiye’yiz, hep birlikte Türkiye’yiz demeyi her daim sürdüreceğiz.














