Almanya’ya farklı ülkelerden imam gönderilme uygulaması, hükümetin gündeminde yer alan konulardan biri oldu. İçişleri Bakanı Nancy Faeser; yurt dışından getirilen imam nüfusunu azaltmayı planladıklarını açıkladı. Berlin’de düzenlenen İslam Konferansı’nda söz alan Bakan Faeser, devletlerin personel yollama sistemine son vermek istediklerini belirtti. İmam yollayan ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini söyleyen Bakan Faeser; dış ülkelerden kadrolar açılması uygulamasının kademeli olarak sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı.
Almanya‘da yetişmiş, eğitimini Almanya’da almış ve ülkenin sosyal yapısına uyum sağlamış imamların görevlendirilmesi gerektiğini söyleyen İçişleri Bakanı; yurt dışına bağımlı olunan başlıca konulardan birinin bu sayede çözüme ulaşabileceğini ifade etti. Ülkede bulunan azınlıkların entegrasyonu için de bu planın önemli olduğunu dile getiren Bakan Faeser; Almanya’ya yabancı ülkelerin nüfuz etmemesi amacının da, yurt dışından yapılan görevlendirmelerin önüne geçme isteğinin bir sebebi olduğunu aktardı. Ayrıca bu planla birlikte, Alman Müslümanların da kendilerini bu ülkede evinde hissedebileceğinin de altı çizildi.
2006’dan bu yana Almanya İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen İslam Konferansı; Alman devleti ve ülkede yaşayan Müslüman halkı diyaloğunun gelişmesine önayak olmakta. Ülkedeki Müslüman cemaati temsilen 160 kişinin hazır bulunduğu konferansta, Yahudi cemaatinden yetkililerin ve kiliseye mensup temsilcilerin de yer aldığı görüldü. İçişleri Bakanı Nancy Faeser’in açıklamalarıyla birlikte daha çok gündeme gelen bu toplantı; İslam camiasının Almanya’daki etkisini de gösterir nitelikteydi.
Bakan’ın Açıklaması Sonrasında Müslümanlardan Farklı Tepkiler Duyuldu!
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Juliane Seifert ise; bakanlık bünyesinde geliştirilen planın detaylarını aktardı. Türkiye’den veya diğer ülkelerden gelen imamların bir günde önünün kesilmeyeceğini aktaran Seifert; ülkedeki yetişme sürecini, bu ülkelerden gelen temsilcilerle tamamlamak ve sonrasında kendi bünyelerinde devam ettirmek istediklerini belirtti. Spor ve kültür gibi alanlarda etnik gruplarla köprüler kurulabilmesi için bu sistemi geliştirdiklerini söyleyen Müsteşar Seifert; ilerleyen dönemde bu planın artılarını net bir şekilde göreceklerini ifade etti.
Almanya’da bulunan Müslüman halktan ise, bu konuda farklı tepkiler yükseldi. Müslüman azınlığı oluşturan Türk kesimi, bu konunun henüz Türkiye’nin baskınlığından çıkmak için yeterli bir seviyede olmadığını belirtti. Ditib (Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği) bünyesinde Almanya’da her yıl 20-30 imam yetiştirildiğini söyleyen Türk yetkililer; şu anda görev alan 1200 Türk imamdan yalnızca 200’ünün Almanya’da doğup büyüdüğünü aktardı. Bu sebeple de Almanya’nın imam entegrasyonu için birkaç yıl daha beklemesinin şart olduğunu ve imamların maaşlarını ödeyebilmek adına kaynak yaratmaları gerektiği söylendi.
Almanya’daki diğer Müslüman halklarda ise, durumun birkaç olumsuz tarafı bulunmakta. Türkiye’nin bu konuda baskın bir rolde olduğunu aktaran İslam ilahiyatçıları, ülkedeki Müslüman kesimin etnik olarak ayrılması sebebiyle entegrasyonun zorlaşacağını öngörüyor. Özellikle de Türk imamlar ile Afrika kökenli Müslümanlar arasında bir uyumsuzluk yaşanması ihtimalinin yüksek olduğu belirtiliyor. Bu durumun tam tersinin de mümkün olamayacağı da, yine ilahiyatçılar tarafından belirtilen görüşler arasında.
Ayrıca İslam Konferansı’nda İslam’ı kötüleyen örgütler hakkında konuşulmadığı bilgisini de veren uzmanlar; sosyal medyadan yükselen bu örgütlerin de çalışma gündemlerinde mutlaka bulunması gerektiğinin altını çizdi.