Erdoğan: 2024’te 107 bin 33 kitabı derleyerek Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdık.
Beştepe Millet Kütüphanesi’nde, Kütüphane 5.0 ve İnsan Merkezli Dijital Dönüşüm Uluslararası Konferansı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bakınız bugün okul öncesinden doktora sonrası düzeye kadar eğitim kurumlarımızla, kütüphanelerimizle, gençlik merkezlerimizle çıtayı her geçen gün daha yükseğe taşıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Millî Eğitim Bakanlığımız, üniversitelerimiz, vakıflarımız ve yerel yönetimlerimizle el ele vermek suretiyle kütüphanecilik mirasımızı yaşatmaya, geliştirmeye devam ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı olarak bu sürece liderlik ediyoruz. Şu anda içinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanemizi 5 yıl önce Ankara’mıza ve ülkemize kazandırdık. 5 milyon 100 bini aşkın bölümü matbu olmak üzere, dijitalleştirilmiş yayınlarla birlikte 141 milyon 700 bin kaynak ile burayı dünyanın en büyük üçüncü kütüphanesi hâline getirdik. 300 milyonun üzerinde elektronik kaynağı araştırmacıların kullanımına sunduk. 112 ülkeden 135 farklı dilde eserin yer aldığı dünya kitaplığı ile 13 ana veri tabanı, 233 alt veri tabanı ile 125 bin metrekarelik alanı ve 5 bin kişilik oturma kapasitesi ile toplantı ve seminer salonları, teknoloji sınıfları, açık ve kapalı otoparkı, yemek salonları, kafeteryaları ve tam 201 kilometre raf uzunluğu ile Millet Kütüphanemizi öğrencilerimizin, akademisyenlerimizin ve tüm vatandaşlarımızın hizmetine verdik.” dedi.
“2024’te 107 bin 33 kitabı derleyerek Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdık”
“28 Şubat döneminin ruhsuz, köksüz, tarih şuurundan yoksun zihniyetinin kurbanlarından biri de İstanbul Üniversite’mizdeki tarihî kitaplardı. Adı baskı ve zulümle anılan zamanın rektörü tarafından üniversitenin Nadir Eserler Kitaplığı ve binlerce nadir eser çöpe atılmıştı. Bunların arasında Sultan 2. Abdülhamid Han’ın özel kitaplığı da vardı. Tasnif ve kataloglamasını yaparak bu eserleri de okuyucuların istifadesine sunduk” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“İstanbul’da tüm ithamlara, tüm iftiralara rağmen Atatürk Kültür Merkezi’ni yeniden ve çok daha güçlü bir şekilde inşa ettik. Önümüzdeki aylarda Haydarpaşa’da yine muhteşem bir kütüphanemizi hizmete açacağız. Son yıllarda Türkiye’nin ilk gar, havalimanı ve alışveriş merkez kütüphaneleri ile 0-3 yaş bebek, tarım, turizm ve müzik kütüphanelerini hayata geçirmiştik. Yakın zamanda bir ilke daha imza atarak ülkemizin ilk hastane halk kütüphanesini eylül ayının sonunda hizmete açtık. Diğer taraftan, dijitalleşme alanında da çok ciddi mesafe katettik. Türkiye Yazma Eserler Kurumu başkanlığımızın koleksiyonunda yer alan 457 bin eserin dijital nüshasını araştırmacılarımızın istifadesine sunduk. Derleme ve kataloglama faaliyetlerinde de çok iyi bir karneye sahibiz. 2024’te 107 bin 33 kitabı derleyerek Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdık. Eylül 2025 itibarıyla 154 bin kataloglama faaliyetiyle yeni bir başarıya ulaştık.”
Millî Dijital Kütüphane Projesi ile Millî Kütüphane’de verilen hizmetlerin sanal bir modellemesini yaparak dijital ikizini oluşturduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millî Dijital Kütüphane üyelerimiz Ankara’daki yerleşkeye ek olarak ülkemizin dört bir yanındaki 69 halk kütüphanemizde kurulan erişim istasyonlarından 20 milyondan fazla kaynağa erişebiliyor. Tüm bu hizmetlerde emeği geçen bakanlıklarımıza, kurumlarımıza, bilhassa da kütüphanecilerimize teşekkür ediyorum.” dedi.
“Siyaseti enfekte eden zehirli söylemlere milletimizi mahkûm etmeyiz”
Seçkin konuklar önünde gündeme getirmek istemediğini ancak siyasetçiler olarak, saldırılar karşısında siyaset kurumunun itibarını da korumaları gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Dün ana muhalefet partisi genel başkanının hezeyanlarını hem kendi partisi hem de ülkemiz siyaseti adına inanın hicap duyarak takip ettim. Konuşan, Türkiye’nin ikinci büyük partisinin genel başkanı mı yoksa ayarları bozulmuş hakaret otomatı mı maalesef belli değil. Türkiye böyle bir siyasi üslubu, böyle bir çiğliği asla hak etmiyor. Öte yandan şunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Zihin fukara olunca akıl ukala olur, dilin de freni boşalırmış. Bakın gerçekten üzülerek söylüyorum. Zihni ile dili arasındaki bağ tamamen kopmuş, ağzından çıkanı kulağı duymayan zavallı bir şahıs var. Bu zat gün aşırı söylediği yalanlarla, önüne gelene attığı iftiralarla, meydanlarda savurduğu hakaretlerle giderek saldırgan hâle geliyor. Yerel yönetimleri ahtapot misali saran suç örgütünün yolsuzlukları ortaya döküldükçe bu zat da panikliyor, çirkinleşiyor, kontrolü iyice kaybediyor. Biz elbette, günden güne daha da seviyesiz ve sevimsiz bir hâl alan bu dile, siyaseti enfekte eden bu zehirli söylemlere milletimizi mahkûm etmeyiz. Dün zaten hem genel başkanvekilimiz ve parti sözcümüz hem de diğer arkadaşlarım bu zata hak ettiği cevabı onun düzeyine inmeden verdiler. Kendisine tavsiyem; Biz az söyledik, o çok anlasın.”














