Bakan Tekin’den serbest kıyafet uygulaması hakkında açıklama geldi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Kızılcahamam’da bir otelde düzenlenen ve 16 ilden yaklaşık 500 öğretmenin katıldığı “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Sınıf Öğretmenliği Branşı 2. Grup Dersler Eğitici Eğitimi Kursu” programına katıldı. Burada gündeme dair yaptığı konuşmada, her adımı öğretmenlerle birlikte değerlendirerek atmaya özen gösterdiklerini belirten Tekin, öğretmenlerin sahada karşılaştığı sorunları çözmek için Bakanlık olarak çeşitli düzenlemeler yaptıklarını vurguladı.
Bakanlık Merkez Teşkilatı’ndaki birim amirlerinin çeşitli illerde yıllarca öğretmenlik, ilçe müdürlüğü, okul müdürlüğü ve il müdürlüğü yapmış kişiler olduğunu hatırlatan Tekin, şöyle dedi:
“Biz kendi yönetim anlayışımızı, kendi geleneğimizden, istişare kültürümüzden besleyerek ya da çağdaş kamu yönetiminin tabiriyle yönetişim dediğimiz bir mantıkla yeniden kurguladık. Bundan sonra da böyle devam edeceğiz. Attığımız her adım, yaptığımız her iş, birlikte yapacağımız etkinlikler, birlikte yapacağımız çalışmalarla şekillenecek. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli konusunda da aynı şekilde davrandık.”
Tekin, 2013 yılından itibaren öğretmen eleştirileri ile uluslararası raporları karşılaştırdıklarını ifade ederek sözlerine devam etti:
“Uluslararası raporlar bize şunu ifade ediyorlar, sizin eğitim öğretim sisteminiz, yegane bilgi edinme merkezinin okul olduğu mantığından hareketle, çocuklara maksimum düzeyde bilgi yükleme üzerine kurgulanmış. Sahada öğretmenlerle konuştuğumuzda onlar da aynı şeyi söylüyorlardı. Biz bu kadar teorik bilgiyi vermek yerine çocuklarımıza uygulayarak öğretsek daha doğru olmaz mı? Şimdi bu iki eleştiriyi beraber değerlendirdiğimizde bizim eğitim öğretim sistemimizle ilgili kökünden değiştirmemiz gereken bir problemin varlığı kendiliğinden ortaya çıkıyordu. Bu problemi çözmek için Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla hem modern eğitim ve öğretim felsefesine uygun pedagojik bir mantıkla müfredatımızı yeniden ele aldık hem öğretmen arkadaşlarımızın bu konuda yaşadığı zorlukları ortadan kaldıracak bir adım attık. Hem de çocuklarımızın üzerindeki bilgi yükünü, bundan 40-50 yıl önceki yegane bilgi kaynağının okul olduğu mantığından uzaklaşarak, çocuklarımızın artık çok farklı ortamlarda öğrenme süreçleriyle karşı karşıya bulunduklarını göz önünde tutarak revize ettik.”
Program geliştirme süreçlerinin tamamını öğretmenlerle birlikte yürüttüklerini belirten Tekin, eleştirilere şöyle yanıt verdi:
**”Şimdi birileri çıkıyor bizi şöyle eleştiriyor. Diyor ki: ‘Türkiye’ye özgü bir model üretemezsiniz siz.’ Ben de diyorum ki, biz 1 milyon 100 bin kişiyiz. Biz üretemezsek kim üretecek acaba? Siz niye benim öğretmenlerime güvenmiyorsunuz? Öğretmenlerimizin bize özgü bir model üretebileceğine niye inanmıyorsunuz? Bize, Türkiye ile nüfus olarak kıyas kabul etmeyecek küçüklükteki ülkeleri örnek gösteriyorlar. Bize diyorlar ki ‘Herhangi bir ülkenin modelini alın, onun aynısını yapın.’ Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olarak, bu milletin bir ferdi olarak, bu eğitim ailesinin mensubu olarak diyorum ki, biz o ülkelerden çok daha iyisini hep beraber üretebiliriz.
Ben milletime, benim öğretmenlerime, benim eğitim öğretim süreçlerinde görev alan dostlarıma, arkadaşlarıma güveniyorum. Ama onlar diyorlar ki ‘Bunlar bir şey beceremezler, siz Güney Kore’den, Singapur’dan, Finlandiya’dan modeli alın, transfer edin.’ Bu kadar sığ, bu kadar yüzeysel bir bakış açısı, kendi insanına bu kadar güvenmeyen, tepeden bakan bir mantık ve yaklaşım olamaz. Biz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni sizlerle, öğretmen arkadaşlarımızla beraber geliştirdik. Çünkü ben bu işin sıkıntısını en ücra köşelerde çeken, en sıkıntılı ortamlarda çalışan öğretmen arkadaşlarıma güvenerek bu yolu yürümek istiyorum.”**
Modelin geliştirilmesinde çok sayıda kişiden fikir alındığını, alınmaya devam edildiğini ve başarının yüksek olacağına inandığını dile getiren Bakan Tekin, modelin kademeli olarak uygulandığını hatırlattı.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile çağın gerektirdiği, öğretmenlerin ısrarla tavsiye ettiği beceri odaklı ve uygulamaya ağırlık veren bir eğitim öğretim sürecinin benimsendiğini vurgulayan Tekin, programların çok ağır olduğuna dair eleştirileri gidermek için hafifletildiğini söyledi.
Bazı kazanımların zorunlu eğitimden çıkarıldığını belirten Tekin, şu ifadeleri kullandı:
“Bunun anlamı, o kazanımların bilimsel olmadığını düşündüğümüz değildir. Onları, çocuklarımızın ilerleyen öğretim süreçlerinde almasının daha doğru olacağını düşündük. Mesela geçtiğimiz yıl çok tartışıldı, ‘Trigonometriyi çıkarmışlar.’ Sanki biz trigonometriye karşıymışız gibi. Trigonometrinin bilimsel bir şey olmadığını düşünmüyoruz. Biz sadece trigonometri öğrenmesi gereken çocuklarımızın ilgili fakültelere gittiğinde ihtiyaçları varsa öğrenmelerini arzu ettik. Ya da yüzlerce teori var, biz okullarımızda çocuklarımıza bu teorileri anlatıyoruz. Lisans düzeyinde anlatılması gereken şeyleri biz temel eğitim düzeyinde, ortaokullarda çocuklarımıza anlatıyoruz. Daha neyin bilimsel olduğunu bilmeyen, neyin doğru olduğunu bilmeyen çocuklara, bilimsel teoriler başlığı altında bu tür şeyler anlattık. Dünyanın hiçbir tarafında kalmadı böyle şeyler artık. Bunları çıkarmamız, bunların bilimselliğini tartışmaya açmak değil. Çocuklarımız bunları ilerleyen öğretim süreçlerinde alabilirler.”
Milli birliğe ve millet olarak bir arada bulunma azmine önem verildiğinin altını çizen Tekin, şunları söyledi:
“Biz bu coğrafyada etnik, dini ya da benzeri hiçbir farklılığı ötekileştirmeden binlerce yıl bir arada yaşamayı başarmış bir milletiz. Ben istiyorum ki bu millet olma azmimiz, beraber yaşama arzumuz, beraber yaşamamızı teşvik eden referans değerlerimizi çocuklarımız öğrensinler. Çocuklarımızın bu değerleri kazanmasını istiyorum. Bu müşterek değerlerimizin korunmasının Milli Eğitim Bakanlığının ana görevlerinden biri olduğuna inanıyorum.”
Tekin, eğitim öğretim süreçleriyle ilgili alınan kararların genelgelerle yürütüldüğünü belirterek:
“Eğitim öğretim süreçleriyle ilgili aldığımız kararları, eğitim öğretim süreçleri başlarken yürüteceğimiz işleri tanımlayan genelgeler hazırlamaya başlamıştık. Bu yılki genelgemizi de inşallah 10 gün içerisinde yayınlamış olacağız. Önümüzdeki hafta il müdürleriyle bir toplantımız var, orada da değerlendirme yapacağız.”
Serbest kıyafet uygulamasıyla ilgili sorunların tekrar ele alınacağını aktaran Tekin, şunları kaydetti:
“Velilerimizin üzerine ekstra bir maddi külfet getirilmesinden rahatsızız. Bunun olmasını istemiyoruz. Bununla ilgili genelgemizde, ilgili yönetmelik hükümlerini hatırlatan ve uygulamayla ilgili nasıl davranılması gerektiğini belirten ifadeler olacak.”
Her eğitim öğretim yılının başında farkındalık oluşturmak için belirli konulara dikkat çekildiğini anımsatan Tekin, geçen yıl başlatılan geleneği şöyle açıkladı:
“Geçtiğimiz yıl ‘Çanakkale’den Gazze’ye Vatan Savunması’ başlığıyla çocuklarımızın hem Çanakkale’yi ve Kurtuluş Savaşı’mızı hem de bağımsızlık ve var olma mücadelesi yürüten Gazze’deki Müslümanları, onların yaşadıklarını anımsaması için bir gelenek başlatmıştık. O gün bizi eleştirenler, o gün ‘Türk çocuğunun Gazze ile ne ilişkisi var?’ diyenler, bugün Sayın Cumhurbaşkanı’mızı eleştiriyorlar.”
Bakan Tekin sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu yıl da ülkece çok üzüldüğümüz, bizi çok rahatsız eden kötü günleri inşallah geride bıraktık. O da orman yangınlarımız. Bu yıl okullarımızda, eğitim öğretim döneminin başladığı haftayı, çocuklarımızın ülkesini, vatanını bütün değerleriyle seven, korumaya çalışan, korumakla mükellef olduğu hususunu kendisine hatırlatan bir programımız olduğunu söylüyoruz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin içerisinde hem vatan sevgisiyle ilgili konular mevcut hem de öğrenci profilimizin ana unsurlarından biri tabiata saygı gösteren, tabiatı koruyan bireyler yetiştirmek. 2025-2026 eğitim öğretim yılında, okullarımız orman sevgisi, ormanlarımızı korumak ve bu konuda yapılması gereken şeylerle ilgili Tarım ve Orman Bakanlığıyla birlikte yürüteceğimiz faaliyetler kapsamında, eğitim öğretim döneminin ilk haftasını bu etkinliklerle açmayı planlıyoruz.”