Özgür Özel: AK Parti Artık İktidar Değil, Bir Vesayet Odağıdır.
İstanbul Başakşehir’de gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitinginde konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Bugün bize, ‘Başakşehir olmaz’ dediler, ‘Başakşehir’de kalabalık olmaz, kimse toplanmaz. Orası AK Parti’nin kalesi’ dediler. Bunlar ne Başakşehir’i tanımışlar, ne bizi tanımışlar. Artık ‘orası onun kalesi’, ‘burası bunun kalesi’ yok. Artık Kadıköy de bizim, Başakşehir de bizim. Yozgat da bizim, Mersin de bizim. Hafta sonu gidiyoruz; Mevlana’nın kenti Konya da hepimizin. Ant olsun ki söylüyorum. Artık o eski siyaset yok, hiç kimsenin kalesi-malesi yok. Artık kaleler gönüllerle fethedilmiştir. Başakşehir, milletin kalesidir.” dedi.
“MİLLET DİYOR Kİ, ‘DEVLETİN SÖZÜNE GÜVENEMEYECEK MİYİZ?’”
“AK Parti’nin değerli seçmenleri artık geçmişte gönül verdiğiniz, belki üyesi olduğunuz, oy verdiğiniz Adalet ve Kalkınma Partisi artık bir iktidar partisi değil; bir vesayet odağıdır. 19 Mart’ta şüphesiz bir darbe yapılmış, bu darbe milletimiz tarafından püskürtülmüştür. Yıllarca askeri vesayetten şikâyet edenler, bugün bir başka vesayeti kurmaya çalışmakta ama milletimizden bu konuda asla destek bulamamaktadırlar. Geçmişte Siirt Meydanı’nda şiir okuyan Erdoğan, bunun için yasaklı duruma düşen Erdoğan, sonra Siirt’ten milletvekili seçilen, Başbakan olan Erdoğan bugün Siirt’in seçilmiş belediye başkanlarına defalarca kayyım atayacak kadar gerçeklikten kopmuş, hayattan kopmuş ve gözü dönmüştür. Bunun için ben Erdoğan’a şunu söylüyorum: Diyordun ki, ‘Bir ay geçsin insan içine çıkamayacaklar. Ailelerinin gözünün içine bakamayacaklar.’ Bak Erdoğan, tam karşındayım. Tam 43 gün oldu. Bir ay, 30 gün değil, 43 gün oldu. Ben buradayım, meydandayım. Başakşehirlilerin ve senin gözünün içine bakıyorum. Ben Saraçhane’deyim. Ben Maltepe’deyim. Ben Samsun’da, Yozgat’ta, Mersin’deyim. Ben Şişli’de, ben bugün Başakşehir’deyim. Bizim utanacak bir şeyimiz yok. Sen neredesin salon adamı Erdoğan, sen neredesin? Dün uçakta demiş ki, ‘Efendim her fırsatta bana meydan okuyor, olur olmaz yere.’ Erdoğan, olmaz yere değil gel olurundan konuşalım. Sen savcına güveniyorsan, ben başkanıma güveniyorum. Soruları, mahkemeyi TRT’den yayınlayalım. Sizin iftiralarınızı da millet duysun, Ekrem Başkan’ın cevaplarını da. Var mısın? Hodri meydan. 31 yıllık diplomayı iptal ediyorsun. Bu millet diyor ki, ‘Devletin verdiği kağıda güvenemeyecek miyim? Tapum var. O da mı tehlikede? Evladımın diploması, bankanın verdiği hesap cüzdanı ya da günün birinde aile cüzdanlarını iptal edip kadınları mirastan men mi edeceksin? Devletin sözüne güvenemeyecek miyiz?’”
“KANAL İSTANBUL DARBENİN MALİ HEDEFİDİR”
“Bu akşam burada Başakşehir’deyiz. Çünkü şarkıyı onun için söylediğiniz Ekrem İmamoğlu, 19 Mart sivil darbesinin hedefiydi, siyasi hedefiydi. Bu darbenin bir de maddi, mali hedefi var. O hedef de sıcak para seven bu iktidarın yıllardır ülkede ne var ne yoksa milli servetimizi satıp savan, özelleştiren bu iktidarın satacak bir şey kalmayınca, kasada para kalmayınca güzelim Boğaz varken bir hançerle, biraz önce burada çıkıp konuşan Kanal İstanbul güzergahında bulunan o güzel insanların hem tarlalarını, arsalarını ellerinden alan, çevreyi katledecek olan, Boğaz’ın Marmara Denizi’nin bütün dengesini bozacak olan, bazı görüşlere göre büyük İstanbul depremine karşı fevkalade güvensiz bir ada yaratacak olan, ekonomiye bir faydası olmayacak ama çevreye, doğaya büyük bir ihanet olacak olan rant projesi Kanal İstanbul, bu darbenin mali hedefidir. Tayyip Erdoğan ilk kez 2011 yılında, 2023 yılında bitmek, Cumhuriyet’in 100’üncü yılında hizmete girmek üzere kendi ifadesiyle ‘Bir çılgın proje’ diye bu projeyi açıklamıştır. 2021 yılına kadar hiçbir şey yapamamış, 2021’’de ‘Altı yılda bitireceğiz’ diye ilk köprünün inşaatına başlamıştır. Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un muhafızı Ekrem İmamoğlu bu projeye geçit vermemiş, İSKİ ile beraber İmar Müdürlüğü ile birlikte bu projenin karşısında en net tavrı almıştır. İşte bu yüzden 19 Mart‘ta gözaltına alınanlar ya da ikinci dalgada gözaltına alınanlar, bir yandan Cumhurbaşkanı Adayımızı hapse atarak ondan kurtulmak için yapılan bir operasyon varken, diğer yandan atacakları kayyım eliyle sizin topraklarınızı ellerinizden alıp, burayı peşkeş çekip Katarlılara, Arap Yarımadası’nın zenginlerine lüks konutlar satarak bu kente ihanete niyet etmişlerdir. Seçimlerde Ekrem Başkan ‘Ya Kanal ya İstanbul’ demiş, ‘Bana oy verirseniz o Kanal’ı yaptırmayacağım’ demiş, anketlerde büyük destek görünce bir anda rakibi şu anki Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum… Maşallah Murat Bey büyük karşılığın var İstanbul’da. Nasıl kaybettin sen bu seçimi ya? Adını duyunca meydan inliyor ya. Arkadaşlar bir dakika Murat Bey’i yuhalamayın. Meydanlarda bir kuralımız var, kimseyi yuhalatmıyoruz. Bir tek istisnası var. Çatalca Müftüsü olacak o alçak, yuhlayın onu. Volkan Konak’ın arkasından ileri geri konuşan o sefil adamı bir kere de benim için yuhlayın. Siyasetçi yuhalatmam ama bu Atatürk düşmanı, insan düşmanı, vatan düşmanı adamı orada hala daha tutanları da bir kere de hep birlikte yuhalayın. Bunlar dediler ki ‘Biz Kanal İstanbul’dan vazgeçtik’ dedi Murat Kurum. Ama seçimi kazanmasına yetmedi. Şimdi daha bugün yine söylemiş, ‘Bizim Kanal İstanbul gibi bir gündemimiz yok.’ Oysa darbeden 21 gün önce, 27 Şubat günü, kendisi, Ulaştırma Bakanı, Sayın Erdoğan’la birlikte bir helikoptere binmişler. Önlerine haritaları açmışlar. Ulaştırma Bakanı anlatıyor. ‘Efendim Kanal, Küçükçekmece’den başlayacak Karadeniz’de bu doğrultudan gidecek. Üzerinde şu köprüler olacak, bu büyük köprü Osmangazi’ye benzeyecek. Bu köprü Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün bir benzeri olacak. Kanal şu kadar kilometre olacak.’ Şimdi Murat Kurum bu video orada. O videoda sen de varsın. Utanmadan sıkılmadan ‘Kanal İstanbul gündemimiz yok’ diye yalan atarsın. Yazıklar olsun sana da.”