Oğuzhan Koç: Onların işçileri değiliz
BKM yapımı ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ misyonunu bir sonraki nesle devrettikten sonra Yılmaz Erdoğan’ın tedrisatından geçen 25 kişi, sektöre dağılarak mesleklerini bireysel olarak icra etmeye başladı. O kişilerden biri de Oğuzhan Koç idi…
Oğuzhan Koç, kariyerini söz yazarlığı, bestecilik ve şarkıcılık üzerine inşa ederken sinemada sadece yarenlerinden İbrahim Büyükak’ın senaryosunu yazdığı; ‘Küçük Esnaf’, ‘Yol Arkadaşım’ ve Yol Arkadaşım 2′ ile var olmayı tercih etti.
Oğuzhan Koç, 4 yıl önce zihninde beliren bir hikâyeyi, ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’da yazarlık ve oyunculuk adına edindiği bilgi ve deneyimlerini TAFF Pictures’in yapımcılığında sinema filmine aktardı; ‘Bugün Güzel’…

Filmden anlaşılan o ki sinema konusunda da rüşdünü ispatladı.
HAYATA BAŞKA YERDEN BAKMANIN FİLMİ
Sağlıklı yaşam önerileriyle tanınan televizyon programcısı ‘Ali Candemir’, beyin sapında tümör teşhisi almasıyla hayatına başka bir yerden bakmak zorunda kalır. Tedavi sürecinde tanıştığı hemşire ‘Güneş’, ona yeniden umut ve neşe getirirken, ‘Ali Candemir’ için hayat; kusursuz olmak değil, gerçekten bugünü yaşayabilmek üzerine yeniden şekillenir…
Hikâyeyi; Aksel Bonfil senaryolaştırırken filmin yönetmenliğini Mali Ergin yaptı. Oğuzhan Koç’a başrollerde; Ayça Ayşin Turan, İbrahim Selim ve Neslihan Arslan eşlik etti.
Oğuzhan Koç, kariyeri adına da özel hayatı adına da özel günler yaşıyor. Sevgilisi Hazal Subaşı ile evlilik planları yapan Koç, Habertürk’e verdiği röportajda aynı zamanda kendisinin ve birçok meslektaşının hakkının yendiğini düşündüğü Spotify ile ilgili de açıklamalarda bulundu.

“4 YIL ÖNCE BELİRDİ”
Hayırlı olsun… Uzun zaman sonra bir hikâye yazdın. Daha doğrusu uzun zaman önce yazdığın hikâyeyi filme yeni çektin? ‘Bugün Güzel’in ortaya çıkış sürecinde neler yaşandı?
Biliyorsun, senaryosunu yazdığı filmlerde İbrahim’e (Büyükak) eşlik ediyordum. Aksel (Bonfil) ile ‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ döneminde tanışmıştık. 4 yıl önce zihnimde bir hikâye belirdi. Sonra Aksel’e o hikâyeden söz ettim. Aksel de “Bu hikâye tam benlik” dedi. “Tatlı, dramatik tarafları da olan, insanların tatlı duygularını da kaşıyan, güzel bir film yapar mıyız” dedik. “Süper komik olmak zorunda değil, süper acılı olmak zorunda da değil. Hayat ne kadar komikse o kadar komik, hayat ne kadar duygusalsa o kadar duygusal, hayat ne kadar neşeliyse o kadar neşeli, hayat ne kadar hüzünlüyse o kadar hüzünlü olsun” konusunda hemfikirdik. Hem dramatik hem de mizahı olan bir hikâyeyi Aksel ile 3 – 4 yıl içinde olgunlaştırdık. Sonra işe yönetmenimiz Mali Ergin dâhil oldu. Yapımcılarımız; Timur Savcı ile Cemal Okan’ın “Tamam” demesiyle de çekimlere girdik.
“ORTAK ZAMAN BEKLERKEN 4 YIL GEÇTİ”
Çekim süreci neden bu kadar uzadı?
Aksel’in de benim de bir sürü işimiz vardı. Filmi Mali Ergin ile çekmek istiyorduk ama çok yoğundu. Reklam filmleri çekiyor, müzik videoları yapıyordu. Sözün özü doğru takvimi bekliyorduk. Sen, bir hikâyeyle gidersin. Yapımcı da der ki; “Biz Ahmet’i çok seviyoruz. Ahmet çeksin.” Ne var ki Ahmet ile benim elektriğim uymayabilir. Doğru zamanda doğru kişilerle çalışmak istedik. Herkesin uygun olduğu ortak zamanı beklerken aradan 4 yıl geçti.














