Türkiye’de yeni kene türü tespit edildi! 30’dan fazla hastalık etkenini taşıyabiliyor.
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) Biyoloji bölüm başkanı Prof. Dr. Adem Keskin Türkiye’de yeni bir kene türü bulunduğunu duyurdu.
Keskin, bu türün Türkiye’ye yaklaşık 3-4 yıl önce geldiğini düşündüklerini belirtti. Prof. Dr. Keskin, Japon Ormancılık ve Orman Ürünleri Araştırma Enstitüsü Yaban Hayatı Ekolojisi Bölümünden Dr. Kandai Doi ile birlikte Türkiye’deki keneler üzerine ortak çalışmalar yürütüyor.
Geçen yıl İstanbul’da bir kişinin üzerinde bulduğu bir keneyi kendilerine getirdiğini belirten Keskin, “Uzak Doğu kökenli, muhtemelen Çin menşeli bir kene. Ülkemize yerleşmiş olduğunu düşünüyoruz. Haemaphysalis longicornis kene türüyle ilgili Japon Ormancılık ve Orman Ürünleri Araştırma Enstitüsü Yaban Hayatı Ekolojisi Bölümünden Dr. Kandai Doi ile yaptığımız çalışma, alanında saygın uluslararası bir dergi olan ‘Experimental and Applied Acarology’de makale olarak yayımlandı.” dedi.
İstilacı bir tür olan bu keneye dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Keskin, “Bu türün Türkiye’ye 3-4 yıl önce geldiğini düşünüyorum. Sahada Eylül ayından bu yana düzenli olarak aynı bölgeden örnekler topluyoruz. Bu süreçte kenenin larva, nimf (yetişkin forma benzeyen) ve ergin dişi evrelerini gözlemledik. Bu da bu türün ülkemizde yerleştiğini ve üremeye başladığını gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
“30’dan fazla hastalık etkenini taşıdığı biliniyor”
Keskin, Haemaphysalis longicornis türünün hastalık taşıma potansiyeline ilişkin şu bilgileri verdi:
“Bu kenenin, Hyalomma marginatum gibi yüksek vektör potansiyeline sahip, 30’dan fazla hastalık etkenini taşıdığı biliniyor. Şu anda popülasyonunu takip ediyoruz. Üniversitemizin ve rektörlüğümüzün desteğiyle yürüttüğümüz proje kapsamında hem kenenin popülasyonunu izliyoruz hem de taşıyabileceği potansiyel patojenlerin varlığı ve yaygınlığı üzerine çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmada Dr. Kandai Doi de yer alıyor. Çalışmaları birlikte sürdürüyoruz. Ülkemizdeki kene türü sayısı 56 oldu ancak bazı türlerin isimleri, yapılan moleküler çalışmalar sonucunda değişebilir. Bu çalışmaların sonuçlarını bekliyoruz.”