Sapanca Gölü’nde su seviyesi kritik eşiğin altına düştü.
Marmara Bölgesi’nin en önemli içme suyu kaynaklarından biri olan Sapanca Gölü’nde su seviyesi kırmızı alarm veriyor. Sakarya ve Kocaeli’nin büyük bölümünün su ihtiyacını karşılayan gölde su kotu, 28,54 metreyle tarihinin en düşük seviyesine geriledi.
Normal koşullarda kış ve ilkbahar aylarında yükselmesi beklenen göl suyu, 2023 yılından bu yana sürekli düşüş gösteriyor. Kıyılarda 15 ila 20 metreyi bulan çekilmeler yaşanırken, son iki yıldaki su kaybının Sakarya’nın yaklaşık bir yıllık su tüketimine denk olduğu belirtiliyor.
Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asude Ateş, göldeki su varlığının azalan yağışlar, artan sıcaklıklar ve buharlaşmanın yanı sıra içme suyu, sanayi ve tarım amaçlı kullanımlar nedeniyle ciddi baskı altında olduğunu söyledi. Ateş, Sapanca Gölü’nün hem Sakarya hem de Kocaeli için hayati öneme sahip bir içme suyu kaynağı olduğuna dikkat çekti.
Gölün yaklaşık 185 hektometreküp su bütçesine sahip olduğunu belirten Ateş, bunun yaklaşık 100 hektometreküplük kısmının iki il tarafından içme suyu olarak kullanıldığını ifade etti. Yağışların yetersiz kalması ve alternatif kaynakların etkin kullanılmaması nedeniyle ekosistemin tehlike altında olduğunu vurgulayan Ateş, acil önlemlerin zorunlu hale geldiğini dile getirdi.
Kış mevsiminde olunmasına rağmen ciddi bir çekilme yaşandığını belirten Ateş, “Bizim için kritik eşik 29,4 metre. Bu değerin 30 metrenin üzerinde kalmasını bekleriz. Ancak son 65 yılın en kurak döneminin etkisiyle su seviyesi 28,54 metreye kadar düştü” dedi.
Ateş, bu seviyelerde önceliğin içme suyu teminine verilmesi gerektiğini, sanayi ve turizm gibi diğer kullanım alanlarının sınırlandırılmasının önem taşıdığını belirtti. Tarımsal sulamada ise salma sulama yerine damla sulama gibi verimli yöntemlere geçilmesi çağrısında bulundu.
Sapanca Gölü’nün tabandan ve yeraltı sularıyla beslendiğini hatırlatan Ateş, gölü besleyen derelerin ve havzanın bütüncül şekilde korunması gerektiğini vurguladı. Son yıllarda artan turizm tesislerinin su tüketimine de dikkat çeken Ateş, kuyu suyu kullanımının da göl üzerindeki baskıyı dolaylı olarak artırdığını ifade etti.
Göl ekosisteminin korunabilmesi için toplam kullanımın 110–120 hektometreküpü geçmemesi gerektiğini belirten Ateş, su bütçesinin daha doğru ve etkin şekilde dağıtılmasının öncelikli konu olması gerektiğini söyledi.
Alternatif su kaynaklarının önemine değinen Ateş, Ballıkaya Barajı projesinin göl üzerindeki baskıyı azaltabileceğini ancak bunun etkisinin görülmesi için en az iki yıla ihtiyaç olduğunu belirtti. Bu süreçte Sapanca Gölü’nün çok dikkatli korunması gerektiğini vurgulayan Ateş, “Bu kritik eşik aşılırsa ekosistemin geri dönüşü çok zor olur” dedi.
Ateş, suyun önümüzdeki yıllarda daha da stratejik bir kaynak haline geleceğini belirterek, hem kurumsal hem bireysel düzeyde su yönetiminin büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.














