Özgür Özel: Erdoğan’ın Yaşattığı Krizin Adı ‘Çoklu Makam Bozukluğu’dur.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup toplantısında gündem hakkında açıklamalarda bulundu.
Özel’in açıklamalarından bazıları şu şekilde:
“Hep söylüyorum siyasette milletin yanında duran kazanır. AK Parti milletin yanından ayrıldığı için, devletin yerine geçtiği için, partiyi devlet, devleti parti bildiği için, katılması gereken toplantılara katılması gerekenleri CHP’li diye dışlayıp olmaması gereken, parti sözcülerini, il başkanlarını resmi toplantılara dahil ettiği için ve Türkiye’de devletle partiyi birbirine karıştırdığı için bu milletin gözünden de düşmüştür, gönlünden de düşmüştür. Bu krizi Sayın Erdoğan yaşamaktadır, yaşatmaktadır. Yaşattığı krizin bütüncül adı ‘Çoklu makam bozukluğu’dur. Erdoğan ‘Çoklu makam bozukluğu’ hastalığının pençesindedir, o hastalığın bütün yükü millete çektirilmektedir. Millet kendisini seçti, Cumhurbaşkanlığı makamına oturttu. Ama kendisi AK Parti Genel Başkanlığı’na geri döndü. Sayın Bahçeli’nin deyimiyle; ‘O Anayasa’ya uymuyor, Anayasa’yı ona uyduralım’ dediler. Ve bir partinin genel başkanlığıyla, Cumhurbaşkanlığı’nı aynı koltuğa, iki karpuzu aynı kolun altına verdiler. Hem ‘Başkomutanım’ diyor hem ilçe başkanı atıyor. Başkomutanın ilçe başkanı atamakla ne işi olur arkadaşlar. Başkomutan Başkomutanlığını bilecek ki herkesin Başkomutanı olacak. Malatya’nın Mezirme’sine ilçe başkanı atamakla meşgul olan Başkomutanı millet de takmaz, dünya da takmaz. Bu 19 Mart meselesine biz darbe diyoruz. Biz 19 Mart’ın 23 Mart’ta millet tarafından geri teptirildiğini, püskürtüldüğünü söylüyoruz. Dört kişiden biri Erdoğan’a inanıyor, gerisi inanmıyor. Ama burada Erdoğan’a inananlar da bir şeyin maalesef farkına varmıyorlar. Bu darbenin bedelini Ekrem Başkan, belediye başkanları, arkadaşlarımız hapiste yatarak ödüyor, partimiz birçok zorlukla mücadele ederek ödüyor. Peki sen ödemiyor musun? Sen de ödüyorsun. Herkes birlikte ödüyor.”
“O YÜZDE 25 BİLSİN, SENİN CEBİNDEN DE 25 BİN GİTTİ”
“Ekrem Başkan’ın Cumhurbaşkanı adaylığına engel olmak için yapılan başta diploma iptali, beş ayrı açılan dava, terör davası, yok yolsuzluk davası, içerideki süren tutuklama. Bunun Türkiye’ye yaşattığı maliyet 55 milyar dolar. Bu parayı 86 milyona bölüştürdüğümüzde, kişi başına 25 bin lira düşüyor. Yani yüzde 25, Erdoğan’ın ikna edebildiği yüzde 25’e sesleniyorum. Türkiye’deki her dört kişiden biri iddialara inanıp, Erdoğan’a inanıp Ekrem Başkan’ın tutuklanmasına ‘Olur’ diyorsa, o yüzde 25 bilsin ki senin de cebinden gitti bir 25 bin lira, kişi başı maliyet. Ayrıca inananların içinde emekli varsa, pek yoktur da. Emekliler iyice koptu bu iktidardan. Olana söylüyorum. Senin aldığın maaş 14 bin 500 lira ya, 12 bin 500’den 14 bin 500’e çıktı, 2 bin lirası bu dört ay içinde eridi yüzde 13,5 enflasyonla. Bu maaşı 30 bin lira yapsak nasıl olur? ‘İyi olur’ diyorsan, Erdoğan yapmıyor ya, ‘Para yok’ diyor. Burada harcanan paranın dokuzda biri senin maaşını 30 bin lira yapmaya yetiyor. Erdoğan’a inanan yüzde 25’e söylüyorum. En düşük emekli maaşı 30 bin lira olabilir bu parayla. Hem de 10’da biriyle. Bu yüzde 25’in içinde, Yozgat’ta kalmamış gördüm ama, çiftçiler varsa, bütün çiftçilerin bütün bankalara borcunun toplamı 1 trilyon lira, bunların harcadığı para 2.2 trilyon lira. Yani bütün çiftçilerin borcunu bir seferde silebiliriz, borcu kadar da kendisine para verebiliriz. Bu parayla. Erdoğan’a inanan çiftçi varsa bilsin ki inanmayaydı, onu tutmayaydı, ya da onun gözü dönüp bu işe kalkışmayaydı, parayı çiftçiye ayıraydı bankaya borç da yok, faiz de yok bir o kadar da bu parayı hesabına yatırabiliyordu bu para. O yüzden çok ağır bedeller ödüyoruz.”
“BU, İŞSİZLİK KRİZİNİN DAHA DA TIRMANMASI DEMEK”
“En ağır bedellerden birini de çok görünmüyor konuşulmuyor ama KOBİ’lerimiz ödüyor. KOBİ dediğin küçük orta büyüklükteki işletmeler, Türkiye’nin taşıyıcısı. Bunların geçen sene yaptıkları ihracat 87 milyar dolar. Tabii ithalat da yapıyorlar, 19 milyar dolar dış ticaret fazlası verdiler. Türkiye’yi sırtında taşıyor bunlar. Şimdi bu yapılan yanlış işlerden sonra 2001 sonrası bakın AK Parti’den önceki krizden bugüne. En yüksek faizdeyiz. 2001 sonrası. Yüzde 60. Gerçek maliyeti yüzde 70. KOBİ’lere, firmalara. Enflasyon çıkmış yüzde 36. Türkiye’de kredi kullanımı artmış, yüzde 38. Yani tüm kredilerde yüzde 2 artış var, KOBİ kredileri 33. Yüzde 3 reel düşüş var. Bu ne demek? Geçen sene aldığın krediyi, bu sene geri çağırıyorlar demek. Yüksek faizle ödeyemiyorsun, ödeyemediğin zaman şüpheye düşüyorsun, hacze uğruyorsun demek. Bu ne demek? Konkordato demek. Bu yarın ne demek? Derin bir işsizlik krizinin daha tırmanıyor olması demek. Bu yüzden bu parasal sıkılaşma meseleleri, kemerleri sıkma meseleleri, efendim işte kredileri büyütülmemesi, küçültülmesi, şüpheli kredilerin hızla geri çağrılması işi, hepsinin sebebi, Ekrem Başkan’ın hani ‘Bunları Ekrem ağrısı tuttu’ dediği süreç var ya. O Ekrem ağrısından kurtulmak için acı ilacı, acı reçeteyi hepimize içiriyorlar. Tayyip Bey’in Ekrem ağrısı var, bunu dindirmek için acı ilaç 86 milyona. Bunu böyle bilelim ve bu hesapları yaparken buna göre yapalım.”
“EMEKLİ ZAMMI TAMAMEN ERİDİ”
“Enflasyon açıklandı, ENAG’a göre yüzde 74, TÜİK’e göre bunun çok altında. Dört aylık enflasyon yüzde 13,5. TÜİK enflasyonu yüzde 38 açıklıyor, ENAG yüzde 74. ENAG’ın hesabı nasıl yaptığı ortada, TÜİK’in hesabı nasıl yaptığı belli değil. Ama bir tek şey söylüyoruz. Geçen yıl aldığın malı, 100 liralık malı bu sene 175 liraya alıyorsan, ENAG haklı. Bu malı 138 liraya alabiliyorsan TÜİK haklı. Herkes hesabını kendi yapsın. Ben çıkıyorum esnafa. Tayyip Bey’e de tavsiye ediyorum ama gitmiyor. Ben gidiyorum pazara, bakıyorum, bu ne. Çocuk zıbını. Kaç para 300. Geçen sene kaçtı 150. ENAG bile yalancı çıkıyor pazarda. Her şey iki katına çıkmış. Ama TÜİK diyor ki yüzde 38. Çünkü buna göre ödüyorlar, buna göre zam veriyorlar. Dört aylık enflasyon yüzde 13,5. Asgari ücret 3 bin lira kaybedip, verildiği güne göre 19 bin liraya geriledi. Asgari ücret ilk alındığı gün 22 bin liraydı, 19 bin liraya geriledi şu anda. Bugünkü alım gücü, o günkü 19 bin liranın alım gücü. Asgari ücretini aldığı 6 bin liralık zammın yarısı gitti, dört ayda yarısı kaldı. Emekliye yapılan zammın 2 bin lira, tamamı eridi gitti, 12 bin 500 liraya geri döndü emekliler. Şimdi emekli bugünden sonra zam aldığı günden de geriye gidecek. Asgari ücretli ‘Yılda dört kez zamlarız’ deyip de bir kez zamladıkları asgari ücret, ara zam almazsa en fazla üç ay sonra artık yılın yarısından itibaren geçen senekinden de geriye düşecek. Bunları hepimizin görmesi, bilmesi ve ayrı ayrı anlatması lazım.”