Özgür Özel: Ekrem Başkan’ın resminden bile korkan bir anlayış var.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Düzce’de düzenlenen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi’ne katıldı.
Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, şu ifadelere yer verdi:
“O 19 Mart sabahı ise bu kez sahur vaktinde yüzlerce polis aracı, binlerce polisle Ekrem Başkan’ın kapısına dayandılar. Evinden, ailesinin yanından, daha bir yıl önce bütün İstanbul’da her iki oydan birinden fazlasını alan, şehrin emin insanını, ‘Biz Murat Kurum’a değil, ona güveniyoruz’ diyen, beş yıl önce de ‘Başbakan, Meclis Başkanı tanımam. Ekrem Başkan’a güveniyorum’ diyen İstanbul’un iradesine sabahın köründe darbe yaptılar, gözaltı yaptılar. Düzce’nin güzel insanları, adil insanları, vicdanlı insanları. Size bunu hatırlatmak isterim ki Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken Ekrem Başkan’a atılan bu iftiraların her birine muhataptı ve yargılandı. Rüşvetten, irtikaptan, ihaleye fesat karıştırmadan, terör örgütüne yardım etmeden yargılandı. Ama bir gün evine sabah polis yollamadılar. Çoluğunun çocuğunun, eşinin yanından alıp da koluna girip de emniyete götürmediler. Emniyette nezarette tutmadılar. Yargılamayı bir gün bile tutuklu yapmadılar. Erdoğan yargılandı. Ceza aldı, yine tutuklamadılar. Ta ki kesinleşene kadar beklediler. Ceza kesinken bile polis göndermediler. Çağırdılar, Saraçhane’ye çıktı, miting yaptı. Davulla, zurnayla Pınarhisar Cezaevi’ne yollandı. Orada da dört ay boyunca kim istiyorsa yanında kaldı. Türkiye’nin dört bir yanından ziyaretine geldiler. Kendi deyimiyle, Pınarhisar Cezaevi’nde dedi ki, ‘Pınarhisar’ı milletimizle kucaklaşmak için medreseye dönüştürdük.’ Günde yüzlerce ziyaretçi. Pınarhisar’da bir şiir albümü çıkardı, imzaladı, Türkiye’ye yolladı. Albüm bütün Türkiye’de satıldı, kimse engellemedi. Oysa Ekrem Başkan’ın sosyal medya hesaplarına kadar engel getiriyorlar. Milletvekilleri dışında, ziyaretlere engel oluyorlar. Ben buradan bütün Düzce’ye hatırlatmak isterim ki; dünün mağduru Erdoğan, bugünün zalimi olmuştur. Erdoğan kendisine yapılmayanları, bugün masum rakibine yapmaktadır. Şu an Ekrem Başkan için henüz iddia var, iddianame yok. İftira var, kanıt yok. Cezaevi var, yargılama yok. Olsa, karar yok. Olsa, kesinleşme yok. Ama sanki suçluymuş gibi Ekrem Başkan’ın resimlerine, posterlerine, afişlerine yasak getiren, onun resminden bile korkan bir anlayış var. İşte ‘İmamoğlu’na özgürlük’ yazan bu resimleri gençlerin ellerinden toplamaya kalkanlar, bugün burada bile gençlik kolunun elindeki resimleri polise toplatmaya kalkanlara şunu söylüyoruz: Afişleri, posterleri toplamakla bir sonraki Cumhurbaşkanını bu gençlerin yüreklerinden, gönüllerinden sökemezsiniz. Ta oradan sesleniyor. Diyor ki; ‘Hak, hukuk, adalet.’”
“‘KİMSENİN YÜZÜNÜ GÖREMEZSİN’ DİYORLAR”
“Değerli Düzceliler ellerinde hiçbir delil, hiçbir ispat yok. Tam sekiz aydır başsavcı, ki kanuna göre bir hakim siyasete girerse geri dönemez. Bu kişi eskiden hakimdi, yapmadığı kötülük kalmadı. Sonra ödüllendirildi, bakan yardımcısı oldu. Siyasete geçti. O makamdan tekrar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na getirildi. 9 Ekim gününden bugüne kadar sürekli Ekrem Başkan’dan bir suçlu yaratmaya, olmayan deliller ve olmayan tanıklar yaratmaya çalışıyor. Biz de buna karşı sabırla, inançla, dirençle mücadele ediyoruz. Şimdi daha dün yaşanan bir olayı hepinize anlatacağım ve Tayyip Erdoğan’dan, Adalet Bakanı’ndan, Sayın Adalet Bakanı’ndan yanıt bekleyeceğim. Dün Kandıra Cezaevine bir milletvekilimiz, bir tutuklu arkadaşımızı ziyarete gider. Sorar. ‘Cezaevinde yok.’ ‘Nasıl yok? Cezaevi burası. Firar mı etti?’ ‘Hayır.’ ‘Doktorda mı?’ ‘Bilmiyoruz. Araştırılır. Hayır.’ Sorunca, ‘Mahkemeye gitti.’ Mahkemesi yok, avukatı aranır. Avukatı, ‘Haberim yok.’ Avukat fırlar Çağlayan Adliyesi’ne gider. Çağlayan Adliyesi’nde savcıya gidince ‘Biz çağırdık, ifade vermek istemeyince geri yolladık’ der. ‘Benim niye haberim yok?’ Cevap yok. Arkadaşımızı Kandıra Cezaevi’nden Çağlayan Adliyesi’ne getirip bir odada başsavcı, iki savcı, avukat yok, katip yok. ‘Benim avukatım nerede?’ ‘Yanında rahat konuşamıyorsun. İyi ifade vermiyorsun. Bak bazıları konuştu, başkasına iftira attı çocuğuna kavuştu. Senin eşin, dostun, akraban var. Gel bak onları da düşün. Düzgün bir ifade ver, evine dön.’ Diyor ki ‘Nasıl vereyim? Olmayan şeyi nasıl söyleyeyim? Ekrem Başkan’a, arkadaşlarıma nasıl iftira atayım?’ deyince ‘Sen bilirsin, dön o zaman cezaevine’ diyorlar. 12-13 yaşında çocuğuyla kadınları tehdit edenler, ‘Bir daha 20 sene kimsenin yüzünü göremezsin’ diyenler, yargılama yapmıyorlar, savcılık yapmıyorlar, size açıkça söylüyorum ki kul hakkı yiyorlar. Kul hakkına giriyorlar ve bu insanlara attıkları iftira ve yaptıkları bu haksızlık, tarih önünde yapılmış en büyük kötülüklerden biridir.”