Kapalıçarşı’da şampuan şişesine gizlenen pırlantalar…
İstanbul’da Kapalıçarşı merkezli gerçekleştirilen kaçak pırlanta operasyonu, hem operasyonun boyutu hem de yöntemleriyle dikkat çekti. İranlı Abbas Maneshi’nin telefonundan elde edilen verilere göre, yurt dışından getirilen pırlantalara ilişkin teslimat ve konum bilgileri çok sayıda mücevheratçıyla paylaşılmış. Maneshi ve grubu, “İst cet belgi” isimli WhatsApp grubu üzerinden Türkiye’deki mücevher firmalarının siparişlerini adım adım takip ediyordu.
Soruşturma kapsamında, Kapalıçarşı’da bulunan 23 iş yerine eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda 43 şüpheli gözaltına alınırken, ele geçirilen pırlanta, değerli taş, ziynet eşyası ve tarihi eserlerin piyasa değerinin yaklaşık 1 milyar 250 milyon lira olduğu belirtildi. Adliyeye sevk edilen şüphelilerden 30’u tutuklanırken, 13 kişi hakkında adli kontrol uygulandı. Tutuklananlar arasında Nur-u Osmaniye ve Kapalıçarşı’da mağazaları bulunan bazı mücevher firması sahipleri de bulunuyor.
Soruşturma, 7 Ocak tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ulaşan bir ihbar mektubuyla başladı. Mektupta, bazı firmaların Hong Kong, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden satın aldığı değerli taşları Dubai’de gruplandırdığı, alıcı firmalara özel müşteri kodlarıyla poşetlere işlediği ve daha sonra Türkiye’ye yasa dışı yollarla soktuğu bilgisi yer alıyordu. Bu taşlar, zaman zaman şampuan şişesi, çerez poşeti veya kurye üzerinden ülkeye getiriliyordu.
İhbar sonrası İstanbul Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğü, şüphelileri hem teknik hem de fiziki takibe aldı. Nur-u Osmaniye Caddesi ve Kapalıçarşı çevresinde yapılan takiplerde kuryeler, mücevherat şirketleriyle birebir iletişime geçerek taşların teslimatını gerçekleştiriyordu. Teslimatlar bazen halka açık alanlarda, bazen ise kafeler ve restoranlar gibi mekanlarda yapıldı. Günlük hareketler dakika dakika kayda alındı.
Operasyonun önemli isimlerinden Abbas Maneshi’nin, şebekenin lideri “Big boss” lakaplı Hadi Gulroozi ile birlikte hareket ettiği tespit edildi. Gulroozi’nin Hindistan’dan elde ettiği değerli taşları Dubai üzerinden Türkiye’ye kaçak yollarla soktuğu ve komisyon karşılığında mücevheratçılara dağıttığı belirlendi. Maneshi’nin üzerinde ve telefonunda yapılan incelemelerde, çok sayıda evrak, belge ve yazışma ele geçirildi. Bu belgeler, İstanbul’daki mücevher piyasasının kalbinin attığı Kapalıçarşı ve Nur-u Osmaniye Caddesi’nde faaliyet gösteren firmaların yurt dışından temin edilen taşlarla ilgili sipariş, fiyat ve teslimat bilgilerini ortaya koydu.
Ele geçirilen belgelerde, paketlerin üzerindeki alıcı isimleri, lakaplar, telefon numaraları, taşların ağırlıkları ve bedelleri detaylı olarak yer alıyordu. Şeffaf kilitli poşetlerde 305,72 gram pırlanta ve 31 bin dolar nakit para da suçtan elde edildiği değerlendirildi. Abbas Maneshi ve şebeke üyeleri, kaçak taşların teslimatını ve konum bilgisini WhatsApp grubu üzerinden paylaşıyordu.
Soruşturma, sadece şebekenin işleyişini değil, aynı zamanda İstanbul’un mücevher sektöründeki kayıt dışı ticaret yöntemlerini de gözler önüne serdi. Kaçak yollarla ithal edilen taşların kuryeler aracılığıyla piyasaya sürülmesi, mücevher firmalarının hem daha yüksek kar marjı elde etmesine hem de vergi, ruhsat ve izin yükümlülüklerinden kaçınmasına imkân sağlıyordu.
Kapalıçarşı’daki operasyon, şehrin en prestijli ve değerli iş merkezlerinden biri olan mücevher piyasasında ciddi bir şok etkisi yarattı. Hem yasal takip hem de polis operasyonlarıyla şebeke çökertilirken, soruşturmanın detayları kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.