Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş siyaseti bıraktığını açıkladı.
2016 yılından beri Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve dün aktif siyaseti bıraktığını belirten eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hem partisine yönelik eleştirilerini, hem de bundan sonra yapacaklarını açıkladı.
HDP 14 Mayıs seçimlerinde oyu düşen partilerden oldu. Seçime Yeşil Sol Parti çatısı altında giren HDP, 2018’deki oy oranının altında bir oy aldı, yüzde 8’de kaldı. Bu sonuca ilişkin parti yönetimine eleştiriler geldi. HDP’deki seçim değerlendirmesinden sonra en kritik açıklama Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’tan geldi.
ArtıGerçek’ten İrfan Aktan’a konuşan Demirtaş, ”Ben kendi adıma, halkımıza layık bir politika ortaya koyamadığımız için içtenlikle özür diliyorum. Pratikteki çabalarımla bu eksiklikleri giderme sözü veriyorum. Ayrıca, bana yönelik yapıcı eleştirilere teşekkür ediyorum. Eleştirilerden yararlanmaya çalışacağım. Mücadeleyi cezaevinden sürdürürken, aktif politikayı bu aşamada bırakıyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Balkon konuşmasında kendisine yönelik sarf ettiği sözler ve “Selo’ya idam” sloganlarına ilişkin “Açıkçası hücre arkadaşım Selçuk Mızraklı ile birlikte o tabloya güldük ve o güruha acıdık. Liderleriyle birlikte Saray’ın bahçesinde Orta Çağ görüntüsü veren bir aciziyete acımak dışında yapacak bir şey yok” dedi.
Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
”Hata HDP çizgisinde değil, pratiktedir”
”Benim bir mucize formülüm yok, bir kurtarıcı da değilim ama tabanımızın önüne somut hedefler koyup kitleleri heyecanlandırarak ayağa kaldırmakta katkılarım olabilirdi. Cezaevinden ancak sosyal medya ve diğer medya aracılığıyla katkı sunabiliyorum. Bu da eksiklere, yetersizliklere yol açabiliyor. Biri de bunu sosyal medya fenomenliği olarak tanımlayabiliyor, sanki amacım buymuş ve elimde başka imkan varmış gibi!
Hata HDP çizgisinde değil, pratiktedir. Eleştiri HDP paradigmasına değil, yanlış uygulamalardadır. Vazgeçmemiz gereken de HDP değil eksiklerimiz, yanlışlarımızdır.”
”Kılıçdaroğlu seçimi kazandı aslında”
”Sonuç çok şaşırtıcı değildi. Kılıçdaroğlu seçimi kazandı aslında. Fakat başta hileler, sonra da yurt dışı oyları ve sonradan vatandaş yapılanların oyları gibi faktörler eklenince bu tarihi seçimi resmi olarak Erdoğan almış oldu. Yaşananların seçimle, demokrasiyle, halk iradesinin sonuçlara yansımasıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Olanlar tümüyle bir operasyondu.
AKP devletin tüm olanaklarını yalan, iftira, karalama, baskı, engelleme için kullandı, sandıklarda şaibeli müdahaleler oldu. Son yedi yılı tam bir otoriterizmle geçirmiş Türkiye’de demokratik bir yarışın koşulları zaten yoktu. Dolayısıyla ortaya çıkan sonucun meşruiyeti hep tartışmalı olacak. Muhalefet, bu gerçeği bilmesine rağmen hep karşısında normal bir iktidar varmış gibi davranarak, rejimi meşrulaştırarak büyük hatalar yaptı. Yine, HDP’nin kriminalize edilmesini peşinen kabul ederek iktidarın değirmenine adeta su taşıdı.”
”Genel Merkezimize, Cumhurbaşkanı adayı olmaya hazır olduğumu belirttim”
Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmaları başlamadan önce ben Genel Merkezimize, Cumhurbaşkanı adayı olmaya hazır olduğumu ve seçimi ikinci tura bırakıp o aşamada demokratik hamlelerle daha fazla katkı sunabileceğimizi belirttim. Ayrıca, benim adaylığım partimizin de oy oranını artırabilir dedim. Aslında siyasi yasağım yoktu ama ola ki Yüksek Seçim Kurulu adaylığımı reddetse bile sonrasında çıkaracağımız adayın tabanımızın sahiplenmesinin daha kolay olacağını belirttim. Fakat bu önerim, herhangi bir gerekçe sunulmadan reddedildi. Gerekçesini halen bilmiyorum. Bu tartışmalar sürerken deprem oldu ve sonrasında aday çıkarmamaya doğru evrildi süreç.