Erdoğan: Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde ilk elektriği kısa bir süre içinde vereceğiz.
11. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Artan nüfus ve büyüyen ekonomiye paralel bir şekilde dünyanın enerji ihtiyacı da yıldan yıla artıyor. Dahası, gelişmekte olan ülkeler belli bir kalkınma seviyesine hızla ulaşmak amacıyla dünya ortalamasının da üzerinde büyüme için gayret gösteriyor. Enerji arzı, talebi ve arz güvenliği noktasında insanlık olarak bizleri sınamalarla dolu bir gelecek bekliyor.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjinin insanlık tarihinde uzun yıllar iş birliğinin değil yıkıcı bir rekabetin konusu olduğuna dikkati çekerek “Özellikle 19’uncu ve 20’nci yüzyıl, enerji uğruna nice hayatların kaybedildiği, nice ülkelerin sömürüldüğü asırlar olarak zihinlerde derin yaralar açmıştır. Merhum Raif Karadağ’ın ‘Petrol Fırtınası’ adlı kitabı, bu döneme ışık tutan bir başucu eseridir. Bir damla petrolü, bir damla kandan daha değerli gören emperyalist zihniyet, insanlığı, etkisi özellikle hâlen hissettiği acılara, yıkımlara ve çatışmalara sürükledi. Zengin yeraltı kaynaklarının üzerinde yaşayan milyonlarca insan derin bir yoksullukla boğuşurken bu kaynaklardan binlerce kilometre ötedeki ülkeler büyüdü, zenginleşti, vatandaşlarına müreffeh bir hayat sundu.” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük doğal gaz keşfini toplam 785 milyar metreküple 5 yıl önce Karadeniz’de gerçekleştirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya Gaz Sahası’ndan çıkartılan doğal gazı, 3 yıldan daha kısa bir sürede Filyos Kara İşleme Tesisi’ne taşıyarak milletin hizmetine verdiklerini, hâli hazırda 4 milyon hanenin ihtiyacının buradan karşılandığını, 2026 yılında bunun 8 milyon haneye, 2028 yılında ise 16 milyon haneye çıkacağını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Petrolde ise günlük tüketimimiz 1 milyon varil civarında. Bunun 160 bin varilini kendi kaynaklarımızdan temin ediyoruz. Her ne kadar Karadeniz gazı ve Gabar’daki petrol keşiflerimizde ciddi bir atılım yapsak da önümüzdeki özellikle görünen tabloda hâlen kat etmemiz gereken mesafe var. Bu mesafeyi bir an önce kapatmak için filoyu genişlettik. Sismik arama ve sondaj faaliyetlerine hız verdik. Şu anda 4 aktif sondaj ve 2 sismik arama gemisiyle bu alanda dünyada beşinci sıradayız. Yeni gemilerimizin de envantere girmesiyle dördüncü sıraya yükseleceğiz. Diğer tüm alanlarda olduğu gibi enerjide de tam bağımsız Türkiye hedefimize ulaşana kadar durmadan dinlenmeden koşturacağız.” değerlendirmesini yaptı.
“Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde ilk elektriği inşallah çok kısa bir süre içinde vereceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, nükleer enerjide ise ülkeyi bir üst lige taşımanın gayretinde oldukları söyledi. Dünya genelinde 31 ülkede 416 reaktörün aktif hâlde olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu reaktörler dünya elektriğinin yaklaşık yüzde 9’unu üretiyor. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 15 ülkede 63 reaktörün inşasına devam ediliyor. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde ilk elektriği inşallah çok kısa bir süre içinde vereceğiz. Akkuyu haricinde başka nükleer santral projelerimiz de var, bunlarla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hem Çin seyahatinde hem de son ABD seyahatinde bu konuyu muhataplarıyla ele aldıklarını kaydederek “Amerika’yla imzaladığımız Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı, barışçıl nükleer enerjide iş birliğini esas alan bir anlaşmadır. Bu anlaşmayla ileri reaktör teknolojileri ve küçük modüler reaktörler gibi yeni nesil teknolojilerin geliştirilmesi öngörülüyor.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, nükleer enerjiyi yalnızca elektrik üretimi için değil, aynı zamanda tıp, tarım, araştırma ve endüstriyel ısı gibi farklı alanlarda da kullanacaklarını belirtti. Hükûmet olarak hiçbir alanı ihmal etmeden, uzun vadeli bir anlayışla gelecek 20-30 yılda enerji arz güvenliğini tahkim etmeye çalıştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bunlar normalde alkışlanması gereken hamlelerdir. Türkiye’nin iyiliğini düşünen hiç kimse bunlardan rahatsız olmaz fakat biz bu politikalarımızdan dolayı ülkemizin ana muhalefet partisinin haksız eleştirilerine maruz kalıyoruz. Ana muhalefetin başındaki zat bir gün çıkıyor güya balıkları bahane ederek nükleer santral projelerimizi eleştiriyor. Ertesi gün çıkıyor, hidroelektrik santrallerini marjinal örgütlerin jargonuyla hedef alıyor. Başka bir gün çıkıyor, Amerikan firmalarıyla imzalanan doğal gaz tedarik sözleşmelerini diline doluyor. Bir cümle içinde bir sürü yalan ve yanlışı sıralayarak aklınca bizim enerji politikalarımızı itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Eleştirmek, saldırmak, sulandırmak, mesnetsiz iddialarla projelerimizi kötülemek dışında ne bir önerisi var ne de bir enerji vizyonu var. Tek yapabildiği, partisinde her gün bir yenisi patlak veren yolsuzluk, rüşvet ve irtikap saldırılarına ve skandallarına canlı kalkan olabilmek. Ne diyelim, uzaktan kumandayla ancak bu kadar siyaset yapılır.”