Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’dan açıklamalar.
Geçtiğimiz akşam katıldığı canlı yayın programında gündeme dair önemli açıklamalar yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD ile devam eden F-16 alım sürecinin sorulması üzerine Kalın, “Yönetim hala sürecin ilerlemesini istiyor. Kongre tabii bir onay süreci var. Oraya doğru gidiyoruz şu anda. Zaten Finlandiya’nın üyeliği onaylandıktan sonra süreç daha da hızlandı ama İsveç konusunda da bizim koyduğumuz objektif kriterler var. Terörle ilgili temel talebimiz karşılandığı zaman İsveç de NATO’ya katılır” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kızılay’a yönelik eleştiriler ile çadır satma skandalına ilişkin değerlendirmesi sorulması üzerine, ”Çadır satma meselesi yanlıştı, bunu daha sonra Kerem Bey söyledi. Kendi kurumunu ve arkadaşlarını savunmak için yaptığı ilk açıklama yanlıştı. Bu tartışmanın uzaması, devam etmesi de birtakım hataları birbiri ardına getirdi. Bunlar üzücü Kızılay hepimizin kurumu, bizden önce de vardı, bizden sonra da devam edecek. Buna böyle bakmalıyız, kişilerin kurumlara zarar vermesine elbette izin verilmemeli. Şu anda kan acil bir ihtiyaç. Kan stokunun mutlaka tam olması lazım. Binlerce Kızılay çalışanı ve gönüllüsü sahada, hala çalışmaya devam ediyorlar, onların hakkını yemeyelim. Onlar için de zor bir dönem, Kızılay’ın böyle anılması vs. Kızılay’ın daha iyi anlatması gereken mevzulardı” ifadelerini kullandı.
” İsveç’e saldırmayan bir örgüt terör örgütü değildir”
”İsveç’te PKK yapılanmasıyla ilgili bir aydınlanma yaşadılar. Mevkidaşım Oscar Bey ile sürekli konuşuyoruz. Kendileri ‘PKK’nın İsveç’e bu kadar nüfuz ettiğini bilmiyorduk’ dediler. Onların mantığı şu; İsveç’e saldırmayan bir örgüt terör örgütü değildir. Onlara dedim ki ‘Biz sizden hukuk dışı, teamüllere aykırı bir şey istemiyoruz, biz sadece ülkenizdeki terör mensuplarından kurtulun’ diyoruz. Bu istediğimiz şey çok zor bir şey değil. Onların yaptığı çok daha zor bir şey.”
”Yunanistan’la olan ilişkimizde normalde ilkesel olarak kavga etmemeliyiz”
Kalın, Yunanistan’la da dönem dönem gerilimin arttığını ifade ederek, “Mesela şu ara sakin bir dönemden geçiyoruz. Deprem sonrasında onlar da tabii ki yani çok anlayışlı davrandılar. Biz de zaten hep şunu söyledik. Bizim Yunanistan’la böyle bir siyasi kavgaya girmek gibi bir gündemimiz yok. Bizim gündemimiz zaten belli. Burada yoğunuz. Onlar da bir seçim takvimine girdiler. Bir sükunet oldu orada. Yunanistan’la olan ilişkimizde normalde ilkesel olarak kavga etmemeliyiz. Fakat coğrafyanın bize getirdiği, tarihin bize yüklediği birtakım yükler var” değerlendirmesinde bulundu.
”Suriye’de üç tane önceliğimiz var”
”Suriye’de üç tane önceliğimiz var; Birincisi sınır güvenliğimizin sağlanması ve terörle mücadele. İkincisi mültecilerin geri dönmeleri ama bunun gönüllü, istekli, onurlu ve güvenli şekilde yapılması. Şartlar olgunlaştığında dönüşler olacaktır. Üçüncü olarak da bu siyasi sürecin yürütülebilmesi.”
”Vatandaşın önüne sandık koyuyoruz”
“Bakın bu depremden 3 ay sonra biz bu ülkede cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimine gidiyoruz. Yani vatandaşın önüne sandık koyuyoruz. Bu müthiş bir demokratik olgunluk ve öz güven meselesidir. Başka ülkelerde kolay kolay bu kadar büyük bir afetten 3 ay sonra gidip insanların önüne sandık koymazsınız. Bu çok riskli bir şeydir. Siyaseten de öyledir. Altyapı, lojistik vesaire olarak da kolay bir şey değildir.”