Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye” programında konuştu.
Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabulünün 77. yılı dolayısıyla düzenlenen “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye” programının hayırlara vesile olmasını diledi.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 77. yıl dönümü olan 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemizle birlikte tüm dünyada insan hak ve onurunun savunuculuğunu misyon edinmiş bir siyasi partinin Genel Başkanı, asırlarca adaletin sancaktarlığını yapmış necip bir milletin Cumhurbaşkanı olarak, buradan kalbi bizimle atan tüm mazlum ve mağdurlara dayanışma mesajlarımı gönderiyor, hepsini hürmetle selamlıyorum.” ifadesini kullandı.
“Doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz”
27 Mayıs’tan 28 Şubat’a kadar her 10 yılda bir tekrarlanan müdahalelerin arkasında bu zihniyetin siluetinin bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yassıada faciasını, 12 Mart sonrası olanları, 12 Eylül’de adeta işkence kampına dönüşen Mamak’taki C5’leri, Diyarbakır cezaevlerini, beyaz Torosları anlatmaya gerek yok. 2002’den bu yana mesaimizin mühim bir kısmını bu ihlallerin bıraktığı tortuları temizlemeye, travmaları iyileştirmeye harcadık. Burada saymaya kalksak saatlerimizi alacak ve adına ‘sessiz devrim’ dediğimiz reformlarla hamdolsun bu yolda önemli mesafeler aldık. Ancak insan hakları cellatlarının ülkemize, milletimize, demokrasimize ve sosyal barışımıza çıkardığı faturaları hâlen ödüyoruz. Bunların bir kısmını son grup toplantımızda ifade ettim. Orada dile getirmediklerimizi ise başta mağdurlar olmak üzere milletimizin farklı kesimleri çok iyi biliyor. Onları da muhataplarının yüzlerine çarpmaya devam edeceğiz.
Beyefendiler sabıkalı geçmişleriyle hesaplaşmak yerine işi dedeye, ataya götürseler de biz doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz. CHP Genel Başkanı her köşeye sıkıştığında hep şunu yapıyor. Ya topu taca atıyor ya saldırganlaşıyor ya saçmalıyor. Yine aynısını yapmış. Haddini de aşarak ‘Sarıkamış’ta şehit düşen rahmetli dedemin bir asır önce nerede olduğunu’ sormuş. Gençlik Kollarımız da bu siyaset acemisine hak ettiği cevabı vermiş. İstanbul halkının kaynaklarını yağmalayan suç örgütüne posta güvercinliği yapmayı marifet zanneden bu şahıs için daha fazla nefes harcamayı israf görüyor, Allah’tan kendisine akıl ve izan vermesini niyaz ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek parti zihniyetinin yanlış uygulamaları bir tarafa bırakılıp milletin tarihine, kültürüne ve inanç değerlerine bakıldığında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde kayıtlı hakların topluma hiç de yabancı olmadığının görüleceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insana saygı göstermenin, insanın onurunu korumanın, onun yaratılıştan gelen haklarının kullanılmasını temin etmenin sahip olunan medeniyetten tevarüs eden ulvi değerlerden olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam, 1400 yıl önce Veda Hutbesi’nde tüm insanlığa şöyle seslenmişti; ‘Ey insanlar, biliniz ki Rabb’iniz birdir. Atanız da birdir. Bütün insanlar Âdem’den gelmiş. Âdem de topraktan yaratılmıştır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir. Biliniz ki bu şehriniz Mekke, bu gününüz arefe ve bu ayınız Zilhicce nasıl mukaddes ve dokunulmaz ise mallarınız ve canlarınız da aynı şekilde dokunulmazdır. Ey insanlar, kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Sözümü iyi dinleyin ve belleyin.’ Bu emir ve tavsiyeler asırlar boyunca siyasi, sosyal ve beşeri hayatında milletimize rehberlik etmiştir. Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye, Hazreti Mevlana’dan Hacı Bektaş-ı Veli’ye kadar bu toprakları muhabbetle yoğuran nice gönül sultanımız aynı şekilde öğütleriyle milletimizin tasavvurunu şekillendirmiştir.”
“Değerler sistemimiz her canlının hakkını gözetmesini emreden dünya görüşü inşa etmiştir”
Mevlana’nın “Biz bu dünyada güneş gibiyiz. Herkese can vermeye, tüm insanlar âlemine faydalı olmaya gelmişiz. Kalpleri kırılmış, gamlara düşmüş kişilere dost olmaya, onların gamlarını, kederlerini paylaşmaya gelmişiz. Hor görülenleri, toprağa düşenleri, ayaklar altında ezilenleri gül bahçesine getirelim. Onlara neşeler bahşedelim diye bu dünyaya gelmişiz.” sözlerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Divan edebiyatının son büyük şairlerinden Şeyh Galip de Hazreti Mevlana’dan yüzyıllar sonra şu mısralarla seslenmişti: ‘Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen. Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen’. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden yüzyıllar önce ortaya konan bu prensipler bizim nasıl bir müktesebata sahip olduğumuzu göstermektedir. Şurası bir gerçek ki bizler âlem-i suğra olarak gören âlemin özü, yaratılmışların göz bebeği olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız. İnancımızda nasıl ilk insan âlemin özüyse, bugüne kadar dünyaya gelen her insan nasıl âlemin özüyse aynı şekilde kıyamete kadar son insan da âlemin özü olarak kıymetlidir, yaratılışı itibarıyla hürmete layıktır. İnsan merkezli bu değerler sistemimiz, bırakın insanın insana haksızlık etmesini, insanın yaratılan her varlığın, tabiattaki her canlının hakkını gözetmesini emreden bir dünya görüşü inşa etmiştir. Şuraya özellikle dikkatinizi çekiyorum; hayvanlar için hastaneler, bakım ve barınma yerleri, sebillere suluklar inşa eden ecdadın ihtimam gösterdiği canlılardan biri de kuşlar olmuştur. Camilerimizin duvarlarını süsleyen kuş sarayları bunun en güzel timsalidir. 16. yüzyılda İstanbul’da görev yapan Batılı bir sefir bakın hayranlığını nasıl ifade ediyordu. ‘Türkiye’de her şey insanileşmiş, her katı yumuşamış, hayvanlar bile.’ İnsanı aşıp tüm canlılara hak penceresinden bakan eşsiz bir şefkat, merhamet, saygı ve hoşgörüye dayanan bir tasavvurdan bahsediyoruz.”
