Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Seçim Beyannamesi’ni duyuruyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Seçim Beyannamesi'ni açıklıyor.

erdogan habermeydan

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşen AK Parti Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Aday Tanıtım Toplantısı başladı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafları ve Türk bayraklarının yer aldığı salon içerisinde, AK Parti ve Türkiye Yüzyılı logoları öne çıkıyor. Salonda, “Doğrusu AK Parti”, “Türkiye Yüzyılı için doğru adımlarla yola devam”, “Türkiye Yüzyılı için hemen şimdi”, “Doğru zaman doğru adam”, “Lider masa başında değil iş başında belli olur” sloganlarının yazılı olduğu afişler yer aldı.

Yoğun sevgi gösterileri arasında salona giren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, partilileri platformdan selamladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle; Aziz milletim Cumhur İttifakı’mızın saygıdeğer temsilcileri, kıymetli basın mensuplarımız, değerli kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Şu karşımdaki tabloyu gerek salon dışında gerek salon içinde Cumhuriyetimizin ilk asrını geride bırakmakta olduğumuz bir dönemde Türkiye yüzyılının muştusu olarak görüyorum. Sevginiz, coşkunuz, ahde vefanız, ülkemize ve milletimize hizmet için çarpan kalpleriniz, dosta güven veren, düşmana korku salan aslan yürekleriniz için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.

Rahmetli Özal’ın Türkiye’ye çağ atlatma azminden, Rahmetli Erbakan’ın önce ahlak ve maneviyat üzerinde kurduğu sanayi ve teknoloji hamlesinden, rahmetli Türkeş’in Türk dünyasının birliği ve Türk devletinin ayakta kalması uğrunda verdiği mücadeleden, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun ömrü boyunca vatanını sevmenin çilesini çekerken sergilediği asil duruşundan bu topraklara bu millete dair hayırlara olan ne varsa ondan alan siz dava ve yol arkadaşlarımla birlikte olmaktan şeref duyuyorum.

Yine bir 14 Mayıs arifesinde, 1950’deki inanç ve irade ile bir kez daha ‘Yeter! Söz milletindir’ demek. ‘Yeter! Söz de karar da gelecek de milletindir’ demek için bir aradayız. Bizim ‘Yeter!’ dememiz Bay Bay Kemal’in ‘Yeter’ demesine benzemez.

Hayatlarını özellikle bu mücadeleye adamış milletin adamlarının kiminin sonu darağacında bitmiş olsa da yüreklerde yarattıkları hak, hukuk, özgürlük ateşi hiç sönmedi. Darbeciler süngüleri ile bu ateşi söndürmeyi başaramadı.

Girdiğimiz her seçimi bu çetin mücadelenin yeni safhası olarak yaşadık. 2002 seçimlerine ne dedik o zaman tek başına iş başına diyerek gittik. Milletimiz bizi tek başına iktidara getirdi. 2011 seçimlerine istikrar sürsün Türkiye büyüsün diyerek gittik. Milletimiz tercihini istikrardan yana kullandı.

2015 seçimlerine sen, ben yok. Ne var? Türkiye var diyerek gittik. Türkiye’yi yanımızda bulduk. Vakit Türkiye vakti diyerek gittik. Milletimizden yeni yönetim sistemimize onay aldık. Bugün de Türkiye yüzyılı için doğru adımlar diyerek bir kez daha milletimizin huzurundayız.

Darbecilere, küresel emperyalistlere siyasi ve sosyal mühendislik projelerine karşı milletimizle birlikte Türkiye Yüzyılı’nın kapısını aralamak için buradayız. Var mıyız bu yürüyüşe? Durmak yok 14 Mayıs’ta inşallah sandıkları hep birlikte patlatıyor muyuz? Ben ana kademede bu cesareti görüyorum. Kadın kollarımızda bu cesareti görüyorum. Gençlerde bu cesareti görüyorum. AK Parti’nin 14 Mayıs’ta milletimizin huzuruna çıkacak kadrosu olarak ahdimizi yenilemek için bir aradayız.

Türkiye yüzyılının yürüyüşünü yarın değil hemen şimdi başlatmak için bugün burada bir aradayız. İzmir bu defa ben inanıyorum ki sandıklardan bir başka çıkacak. İzmir buna hazır mı? Doğru zaman İzmir için hiç gecikmeden hemen şimdi. Bu defa İzmir’de bunu göreceğiz.

Bu yürüyüşün gücünü milli mücadeleyi başarıya ulaştırıp son devletimizi kuran ve yaşatan şehirlerimizin, gazilerimizin manevi mirasından yer alıyoruz. Son 21 yılda ülkemize kazandırdığımız eserler ve hizmetlerden alıyoruz. Bu yürüyüşün gücünü geçmişte yaşadıkları zulümlerin, baskıların yol açtığı hak ve özgürlük hasretlerini dindirdiğimiz herkesten alıyoruz.

Bu yürüyüşün gücünü Türküyle, Kürdüyle, Sunnisiyle, Alevisiyle, Romanıyla istisnasız bu ülkenin tüm vatandaşlarını analarını ak sütü gibi helal olan hak ve özgürlükleri buluşturmayla alıyoruz.

Kardeşlerim bakın ben size buradan bir mesaj veriyorum. Şu anda 14 Mayıs’ı siz zannediyor musunuz Türkiye takip ediyor. Tüm İslam dünyası 14 Mayıs’ı takip ediyor. 14 Mayıs seçimlerinde ne olacak bunu takip ediyorlar ve İslam dünyasının bu heyecanını ben inanıyorum ki bu kadro aynen paylaşacak.

Rabbim gazamızı mübarek eylesin, Rabbim yolumuzu açık eylesin, Rabbim zaferimizi kutlu eylesin. Değerli kardeşlerim şu Ramazan’da bakıyorsunuz İslam dünyasından bir ülke 200 ton hurma gönderiyor. Nereye? Deprem bölgesine. Niçin? Oradaki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını hurma ile açsın diye. Bakıyorsunuz bir diğeri kakıyor 100 ton gönderiyor. Bir diğeri 100 ton gönderiyor. İstiyorlar ki depremzede kardeşlerimiz iftarlarını hurmalarımızla açsın. Bu bir anlayışın ifadesidir, yaklaşımın ifadesidir. Bu ne demek? ‘Biz depremzede kardeşlerimizi bu Ramazan’da yalnız bırakamayız’ demek. Katar böyle, Libya böyle, Cezayir böyle bu bir anlayış.

Türkiye de bu kardeşleri ile beraber bu yolda yürüdü. Yaşadığımız her saldırı, her felaket, her acı, 6 Şubat depremleri birliğimizi daha çok sıkılaştırmamız, kardeşliğimizi daha da güçlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Biz Türkiye olarak önce alt yapımızla, güvenliğimizle, diplomasimizle, her şeyimizle kendi ayaklarımızın üzerinde duracağız. Bunu sağladıktan sonra bize uzanan elleri tutabilir, bize el uzatanların yardımlarını kabul edebiliriz. Çünkü kanımızla, canımızla alın terimizle, kendimize vatan yaptığımız kadim coğrafya tüm dünyanın gözünü diktiği yerdir.

Kardeşlerim, Türkiye Cumhuriyeti devletinin her bir ferdinin bu ülkenin refahından aynı düzeyde yararlanma hakkı olan 1’inci sınıf vatandaşlar olduğunu söylerken bu özgüvene dayanıyor. Deprem afetleri karşısında da aynı yaklaşımla hareket ediyoruz. Ülkemizin bir köşesindeki insanların evleri başlarına yıkılmışken diğer hiçbir yerdeki insanımız hayatını hiçbir şey olmamış gibi sürdüremez.

Deprem haberinin alındığı andan itibaren istisnasız her şehrimiz mağdurların imdadına koşmak için seferber oldu. Milletimizin gösterdiği samimi gayret binlerce yıldır bizi diri tutan hasretlerimizin dimdik ayakta tutan işaretleridir.

Bu tablo devletin, milleti için var olduğu gerçeğini her bir insanımızın yüreğine tekrar işledi. Dünyada etkileri tamamen ortadan kalkmamış Covid-19 salgını insanlığın hiç umulmadık şekilde ortaya çıkabilecek ne büyük tehditlerle karşı karşıya kalabileceğini hepimize hatırlatmıştır.

Bu küresel sağlık ve yönetim krizinin yıkıcı sonuçlara yol açabilecek tehditlerinin üstesinden sergilediğimiz dayanışma ile geldik. Aynı şekilde son felakete göre nispeten daha sınırlı alanlarda yaşadığımız deprem, sel gibi afetlerin yaralarını da milletimizle birlikte hızla sarmıştık. 6 Şubat depremlerin izlerini de kısa sürede sileceğiz.

AK Parti olarak karşılaştığımız her meseleyi önce insan bakışıyla değerlendiriyor hareket tarzımızı ona göre belirliyoruz. Kardeşlerim partimiz kuruluşu, teşkilatlanması, üye sayısı, iktidar süresi icraatı uluslararası saygınlığı gibi bu tür unsurlarla dünyanın en büyük sivil teşekkülleri arasında yer alıyor. Küresel dengelerin yeniden oluştuğu şu kritik dönemde ülkenin direksiyonunda AK Parti’nin birikimine ve etki gücüne sahip kadronun olması çok kıymetlidir. Dünya sürekli yeni meydan okumalarla kendine yön ararken, Türkiye AK Parti’nin kurumsal tecrübesi ve bizim siyasi liderliğimiz sayesinde herkesten bir adım öne geçme şansını yakalamıştır.

AK Parti’nin ilk günden beri verdiği mücadelenin sırrını çözmek için önce partimizin bazı özelliklerini anlamak gerekir. Her şeyden önce AK Parti klasik manada bir siyasi parti olmanın ötesinde dava sahibi, hayal sahibi, vizyon sahibi, vicdan sahibi bir harekettir.

Partimiz bu vasfı ile milletimizin son 2 asır süren arayışında en önemli toplanma yeri olmuştur. Şu anda üyesi itibarıyla yaklaşık 12 milyon üyeye sahip bir başka parti Türkiye’de yok. Türkiye’nin demokrasisi ve kalkınması konusunda çözüm tekliflerimizin, dünyada yaşanan siyasi ve sosyal çarpıklıklara karşı yükselttiğimiz itirazlarımızın, insanların ortak dertlerinin ve taleplerinin sözcülüğünü yapabilmenin, bizi diğerlerinden ayıran özelliklerimizin gerisinde temsilcisi olduğumuz davanın kadim kodları var.

Geçen akşam bir TV kanalında bir Prof. ne dese beğenirsiniz? Köprü yapmakla, baraj yapmakla, havalimanları yapmakla bu iş çözülmez, soğan patates kaç para onu söyle. Bu adam Profesör. Barajın yok, havalimanın yok, bütün bunlarla beraber TOGG’un yok. Uçak gemin yok, domates patates kaç para onu söyle. Öncelikle senin profesörlüğünden bu millete ne gelir? Önce bir ülkenin kalkınması için nelere ihtiyaç var bunu söyle. Eğitimde yoksun, sağlıkta yoksun, ulaşımda yoksun, adalette yoksun, emniyette yoksun. E neymiş? Domates, patates vah zavallı vah. Bunlar olmadıktan sonra senin domatesin de olmaz patatesin de olmaz. Biz asıl devrimi zihinlerde yaptık. Bu Prof.’un zihinlerinde değişim olmamış.

Karadeniz’den Kafkasya’ya her yerde bunun örnekleri var. Geçmişte bu millete yapamazsın denilen ne varsa hepsinin olabileceğini gösterdik. Savunma sanayiinden, yerli otomobilimize, uçağımıza kadar her alanda bunun sayısız örnekleri var. Dün üzerinde konuşlanacak Kızılelması ve Bayraktar TB-3’ü ile kendi sınıfında dünyanın ilk insansız savaş araçları ile donatılmış savaş gemisini hizmete aldık.

Geçmişte bu coğrafyada teşebbüs edilemez ne varsa hepsinin de gerçekleşebileceğini gösterdik. Darbecilerin hüsrana uğratılmasından Ayasofya’nın ibadete açılmasından her konuda bunun örnekleri var. Büyük ve güçlü Türkiye’ye giden her adımı kalplere sarılı korkuları yenerek, ayaklara vurulan prangaları kırarak attık.

Türkiye’nin siyasi ve ekonomik esaret çukuruna yeniden yuvarlanmamak için güçlü olmaktan, gücünü artırmaktan başka çaresi yoktur. Buna sadece bizim değil güvenlik ve tabiat tehditleri sebebiyle dengesizleşen dünyanın da ihtiyacı var. Dünya 5’ten büyüktür itirazımıza her geçen yıl destek daha fazla büyüyor. Bu sebeple Rusya-Ukrayna savaşında her iki tarafla görüşebiliyor, tahıl koridor gibi somut ilerlemeler sağlayabiliyor, barış ihtimalini masada tutabiliyoruz. Libya’dan Karabağ’a pek çok yerde haksızlıkların düzeltilmesi için fiilen sahaya inip netice alabiliyoruz.

Herkesin sırtını döndüğü mazlumlara kol kanat gerebiliyoruz, himaye edebiliyoruz, bu sebeple Türk devletleri teşkilatı gibi stratejik adımlar atabiliyor İslam alemi ile iş birliğimizi kimsede icazet almadan güçlendirebiliyoruz.

Emperyalistlerin, terör örgütleri üzerinden yürüttüğü vekalet savaşının sonu yaklaşıyor. Türkiye’nin 21 yıldır onun yönetiminde olan AK Parti’nin bir vizyonu olmasaydı tüm bunları soruyorum kardeşlerim konuşabilir miydik? Birileri gibi ne işimiz var Karabağ’da, Libya’da, Suriye’de, Balkanlar’da, Akdeniz’de, Afrika’da deseydik. Birileri gibi bu kadar yolu, barajı, elektriği, suyu, aracı, konutu ne yapacaksınız? deseydik. Bu kadar konutu toprağa mı gömeceksiniz? deseydik, herkese duymak istediğini söylesem ama vesayetin, darbecilerin, terör örgütlerinin koltuğunun altından kalkmasaydık, milletimizin huzuruna alnımız ak, başımız dik çıkabilir miydik?

Bundan 12 yıl önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda birileri bize dudak bükmüştü. Bizim 2023 hedefleri ile 12 yıl sonrasına uzanan program ve proje yapabilmemizi akılları almayanlar 2053 ve 2071 vizyonlarımızı duyunca tümden zıvanadan çıkmıştır. Bunların siyaset derinliği yarım asırlık vizyonu ertesi günlerini bile göremeyecek kadar sığdır.

Biz 2023 hedeflerimizde milletimize ilan ettiğimiz projelerin çoğunu hayata geçirdiğimiz gibi daha büyük vizyonlara yelken açıyoruz. İşte bunun için AK Parti geleceğin partisidir diyoruz. Cumhur İttifakı bir ilkeler ittifakıdır diyoruz. Hiçbir ayrım olmaksızın milletimizin her bir ferdinin bu aydınlık gelecekte yeri vardır.

Bugüne kadar hangi partiye oy verirse versin her bir vatandaşımızı AK Parti’nin tabii bir mensubu olarak sayıyoruz. Değerli kardeşlerim sadece bugüne kadar kendisini henüz partimizin ve ittifakımızın saflarına katamadığımız, kazanamadığımız için hayıflandıklarımız var. Ülkemizi eski günlerine döndürmenin milletimizin bünyesindeki fay hatlarını tetiklemenin peşinde koşanlar birlik, beraberlik, kardeşlik siyasetini asla anlamadı, anlamayacak.

Exit mobile version