Bakan Kacır: Savunma ürünlerindeki yerlilik oranımızı yüzde 80’lerin üzerine taşıdık.
SAHA İstanbul 6. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, sadece son 10 yılda küresel savunma sanayisi harcamalarının 1,9 trilyon dolardan 2,7 trilyon dolara yükseldiğini, zor bir coğrafyada konumlanan, sınır ötesi tehditlerle ve sınırları içindeki asimetrik güvenlik riskleriyle uzun yıllardır mücadele eden Türkiye’nin bu tabloya kayıtsız kalamayacağını vurguladı.
Milli savunma sanayisini “stratejik bağımsızlığın ve kalkınma vizyonunun ayrılmaz bir parçası olarak” gördüklerini dile getiren Kacır, son 22 yılda milli ve özgün ürünleri önceleyen, uzun soluklu AR-GE yatırım ve tedarik planlamaları ile nitelikli insan kaynağına yönelik programların savunma sanayisini büyük bir atılıma taşıdığını anlattı.
Kacır, ana yüklenicilerden KOBİ’lere, araştırma kurumlarından üniversitelere uzanan çok katmanlı bir ekosistemi hep birlikte inşa ettiklerini belirterek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerleşme çalışmalarımız neticesinde savunma ürünlerindeki yerlilik oranımızı 22 yılda yüzde 20’lerden yüzde 80’lerin üzerine taşıdık. Türkiye’nin milli ve özgün savunma sanayisi ürünleri bugün dünyada savaş paradigmalarını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak adından sıkça söz ettiriyor. Hava platformlarımızdan deniz araçlarına, kara sistemlerinden uzay sistemlerine, pek çok kritik alanda yerli ve milli teknolojilerle yeni çağın lider ülkeleri arasında yer alma yolunda hızla ilerliyoruz.”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Türkiye’nin sahip olduğu ve savaş paradigmalarını değiştiren BAYRAKTAR TB3, AKINCI, ANKA ve AKSUNGUR gibi insansız hava araçlarına; KIZILELMA ve ANKA 3 gibi insansız savaş uçaklarına; KAAN gibi beşinci nesil savaş uçağına; HÜRKUŞ ve HÜRJET gibi eğitim uçaklarına; ATAK ve GÖKBEY gibi helikopterlere; MİLGEM ve TCK Anadolu gemilere, SOM ve ATMACA gibi seyir füzelerine; GÖKDOĞAN ve BOZDOĞAN gibi süpersonik hızlarda çalışan hava-hava füzelerine ilişkin bilgiler verdi.
Bu projelerin her birinin dünyada ancak birkaç ülkenin sahip olabildiği teknolojik kabiliyetlerinin kanıtı olduğunu vurgulayan Mehmet Fatih Kacır, şu açıklamalarda bulundu:
“Savunma sanayisi ekosistemimizde yer alan tüm aktörler arasındaki güçlü işbirliği, uluslararası standartlarda üretim yetkinliği ve yenilikçi AR-GE anlayışı sadece Türkiye’nin değil aynı zamanda dost ve müttefik ülkelerin savunma ihtiyaçlarına cevap vermeyi de Allah’ın izniyle mümkün kılıyor. Dünyadaki muadillerine kıyasla daha yüksek kabiliyet sunan, aynı zamanda rekabetçi edinim maliyetleriyle uluslararası pazarda güçlü marka değerine sahip savunma ürünlerimizin ihracatı geçtiğimiz yıl 7,1 milyar dolara ulaştı. Bu yılın ilk 4 ayında ihracatımız geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 67 artış kaydetti.”