Geçtiğimiz yıl, korkunç bir gerçekle yüzleşmemiz gerekti: İsviçre’nin büyüklüğünde bir alanı kaplayan yağmur ormanları kesildi. Bu, dünya liderlerinin 2030 yılına kadar ormansızlaşmayı durdurma ve geri döndürme taahhüdünün başarısız olduğunu açıkça gösteriyor. Bu vahşi tahribat, Bolivya Amazon’undan Gana’ya kadar uzanan bir alanı etkilemiş durumda. Gezegenimizin en yoğun biyoçeşitlilik barındıran ekosistemleri, sığır çiftlikleri, tarım faaliyetleri ve madencilik gibi insan faaliyetleri nedeniyle yok ediliyor.
Her dakika, adeta kalbimizi parçalayan bir hızla, 11 futbol sahası büyüklüğünde bir yağmur ormanı katlediliyor. Bu sadece sayılarla ifade edilebilecek bir felaket değil, aynı zamanda doğanın kalıcı kayıplarına ve ekolojik dengenin yıkılmasına yol açan bir trajedidir. Yağmur ormanları, sadece muhteşem manzaralar sunmakla kalmaz, aynı zamanda dünyanın hayati öneme sahip birçok ekosistem hizmetini sağlar. Bu alanlar, karbon emisyonlarını azaltmaya yardımcı olur, su döngüsünü düzenler, biyoçeşitliliği destekler ve yerel topluluklar için yaşamsal kaynaklar sağlar.
Ancak, gelinen noktada, bu eşsiz ekosistemlerin yok oluşu karşısında sessiz kalmamız mümkün değil. İnsan faaliyetlerinin aç gözlülüğü, bu değerli ormanların yok olmasına neden oluyor. Sığır çiftlikleri, tarım arazileri ve madencilik faaliyetleri, doğal yaşam alanlarını tahrip ediyor ve yerli halkları yerinden ediyor. Bu da, ekosistemlerin geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görmesine yol açıyor.
Dünya liderleri, söz verdikleri taahhütlerde samimi olmalı ve ormansızlaşmanın önüne geçmek için acil eylemler planlamalıdır. Sürdürülebilir ormancılık uygulamalarının teşvik edilmesi, ormanları koruma altına almak ve yeniden ağaçlandırma çalışmalarına yatırım yapmak bu süreçte önemlidir. Aynı zamanda, tarım ve madencilik gibi sektörlerin daha sürdürülebilir ve doğa dostu uygulamalara yönelmesi gerekmektedir.
Yağmur ormanlarının yok edilmesiyle birlikte kaybedilen her bir kilometrekare, insanlık adına büyük bir kayıptır. Gezegenimizin sağlığını korumak, biyoçeşitliliği sürdürmek ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için daha fazla çaba sarf etmeliyiz. Aksi takdirde, dünyanın bu muazzam hazineyi sonsuza dek kaybetme riskiyle karşı karşıyayız.